Kadınların çaresizliği sadece kadınların değil aynı zamanda toplumuın ve de kamu erkini kullananların da çaresizliği ve utancıdır ve ne yazıktır ki , bu utanç verici çaresizlik görüntüsü- her gün katledilen kadınların çaresiz çığlıkları ile ülkenin üzerine bir karabasan gibi çökmüş durumdadır.
Ceza ve infaz mevzuatı'nın düzenlenişindeki hukuk sosyolojisini göz ardı eden anlayış, kurbanları suçluların oyuncağı haline getirmiş bulunmaktadır..
Kerameti kendinden menkul ucube bir "iyi hal " indirimi, her suçlu için "avans bir ceza kesintisi" garantisi olarak suç ortamını beslemektedir...
Adli kontrol, denetimli serbestlik, açık cezaevinde "izinli" infaz uygulaması , "ense yaparak" , ekmek elden su gölden- yeni suçlar tasarlama,/ "taammüd" için yeterli vasatlar sağlamaktadır.....
Özellikle kadınlara saldırıların adeta moda halinde yaygınlaşması,, Kriminoloji tarihine geçecek örnekleri çoğaltıyor..
Cemiyetin ortasına pimi çekilmiş el bombası gibi bırakılan suçluların katliamlarından sadece bu pisikopat kılıklılar değil, yaşam güvenliğini/yaşama hakkını koruyamayan kamu erkini kullananlar da müştereken ve müteselsilen sorumlu .
Bu saçma sapan yasal düzenlemelerin mucitleri de, Ceza Kanunu hükümlerine göre, - spekülatif yorum- gibi görünse de-, asli şerik, fer'i şerik(ortak) arasında bir yerde kıonumlandrılabilir..!!
Ceza Hukuku ulemaları olarak, yürürlükteki kanunlar'ın müellifleri, ceza adaleti kavramı ile "avcılar derneği" tüzüğünü karıştırmış gibiler.., ...
Ceza ve infaz meselesinin suç oranları üzerindeki caydırıcı etkisi değerlendirmeden "kanun" yapmanın bedelini bugün kadınlarımız canları ile ödüyor, çünkü en savunmasız durumda olanlar onlar, ama zaman içinde ,ceza adaletinin giderek soluklaştığı süreçte , herkes bir bedel ödemek zorunda kalabilir..
Bugün artık, cezanın caydırıcı etkisi; cezaların kesinliği, kaçınılmazlığı, ağırlığı ve acilen tatbiki noktalarından değerlendiriliyor..
Ceza kesin olacak, yeterli ağırlıkta olacak ( kravata, takım elbiseye indirim gibi şaklabanlıklara yer olmayacak) ve derhal infaza/uygulamaya geçilecek..
Cezanın kesin olması,, suç işleyenlerin yakalanacakları ve anında ceza alacakları yönünde güçlü ve kesin bir kanaatin toplumda yerleşik hale gelmesi, "caydırıcılık bakımından" en ideal ceza ve infaz kanunundan daha önemli....
Kesin ve yeterli olmayıp, uygulanması/infazı her türlü laubaliliğe açık bir ceza adaleti, suçluları teşvik etmektedir, cesaretlendirmektedir..
Bugün ne yazıktır ki, özellikle kadın cinayetleri bakımından ülkedeki manzara budur..
"Yılbaşı tombalası gibi" torba kanunlara sıkıştırılan yargı düzenlemeleri ile de düzelecek gibi görünmemektedir.


Cemil Koç