Çocuklarının off shore ve yurt dışı merkezli şirketler kurduğuna dair haberler çıkınca, sayın Başbakan Binali Yıldırım, basına, "..çocuklarıma devlette çalışmamalarını, devlet bankaları ile iş yapmamalarını tavsiye ettim, kendim denizcilik sektöründe iş yaptım, şimdi de işleri çocuklarım sürdürüyor, denizcilik tabiatı icabı, dünyanın her yeri ile irtibat halinde olmayı gerektiren bir iş, beni, çocuklarım üzerinden yıpratmak istiyorlar.." mealinde bir açıklama yapmış.
Uluslararası iş yapan şirketlere sahip olmak ayıp değil. Anlaşıldığı kadarı ile işleri kuran büyüten sayın Başbakan, siyasete intisap edince de, işi çocuklarına ve ortaklarına bırakmış.
Gerekli bir durum varsa, çocukları ve ortakları soruşturulabilir.
Sayın Binali Yıldırım ve mensup olduğu siyasi anlayış, Menderes çizgisine yakın duruyor, onu referans alıyor.
Rahmetli Menderes'i , çocuklarına ticareti yasakladığı biliniyor. Merhum Menderes , Aileden," toprak ağası " sayılabilecek bir arazi mülkiyetine sahipti, binlerce dönüm arazisinin içindeki, zeytinliklerini, yetiştiği, Çakırbeyli köyüne mera olarak terkettiği de bilinmekte.
Toprak Kanunu çıktığı zaman da tevzii yaparak, civar köylere de araziler, devrettiği biliniyor.
Oğlu Yüksel, yurt dışından dönünce, ticaret yapmak için kendisinden ruhsat istediğinde, " ..ne alıp satacaksın? alıp sattığın ben olurum, her işin bana bağlanır.." itirazında bulunup, engellediği söylenir..
En son, kendisini asan ipin parasını da eşinin, ödemesi ve "devlete borçlu kalmaması", bir hazin ibret hikayesidir.
Menderes çizgisini siyasette rehber alanların, iş ticarete gelince, farklı bir çizgide yürüdükleri anlaşılıyor. Bu farklı çizginin onları nereye ulaştıracağı kestirilebilir ancak ülkeyi nereye götüreceği şüphelidir.




Refik Polatkan