Başöğretmene saygılarımızla.. - 24/11/2017 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Atatürk, kurtuluş savaşı sonrası, hep bir öğretmen ve eğitici titizliğinde çalışmış, yol gösterici olmuş.
Eğitim faaliyeti ile milletin refahı arasındaki vazgeçilmez ilişkiyi hep öne çıkarmış ve kara tahta önünde, elinde tebeşir ile tarihe not düşerken bugünlere de ışık tutmuş.. Türkiyenin son yıllarda yaşadığı büyük alt üst oluşun müsebbibi olanların da, eğitim ve öğretimin öneminin farkında olarak, habis hedefleri için, şeytanla işbirliği içinde, Türk eğitimini zehirlemeleri, büyük bir talihsizlik olmuştur.. Atatürkçü eğitim politikalarının sayesinde Nobel kürsüsüne çıktığını, şerefli bir tevazuu ile beyan eden, Aziz Sancar, zamanının kıt imkanları içinde nasıl geliştiğini anlatırken, eğitimin, aynı zamanda, aydınlanmacı bir ruh taşıması gerektiğine de vurgu yapmaktadır.. Mardinin Sahur ilçesinde ilk öğretimine başlamış bir çocuktan, Nobel ödüllü bir bilim adamı yetişmişse, bu başarıda, akıllı tahtalar, tablet bilgisayarlar , modern derslikler değil, kara önlükler, beyaz yakalar, gıslavet pabuçlar ve başarma azmi vardır.. Bugün, piza ölçümlerinde, okuduğunu anlamakta zorlanan çocuk sayılarında ciddi artış varsa, ruhunu kaybetmiş bir eğitim anlayışının payı ihmal edilemez ölçüdedir.. Cemaatlerin elinde oyuncak olan sınav sistemleri ve günden güne değişen müfredat ile ruhunu, maneviyatını kaybetmiş, eğitim politikları sonucu gidilecek yer, nobel kürsüleri değil, cemaat liderlerinin dizinin dibidir.. Ergün Kalander |
|||||||||
|