Türkiye Selahattin Demirtaş başvurusu ile ilgili olarak AİHM 'ne gönderdiği savunmasında, tutuklu yargılanmanın " demokratik toplum gererekleri"ne aykırılık teşkil etmediği savunmasında bulunmuş.
Kılıçdaroğlu ve Bahçelinin dokunulmazlıklarının kaldırılmış olmasını da referans olarak göstermiş.
Anayasa Mahkemesinin konu ile ilgili içtihat geleneğinde, "Demokratik toplum gerekleri" değerlendirirken "hakkın özüne dokunma/ma " ölçütü öne çıkar..
Anayasa Mahkemesi, Milli güvenlik sebepleri ile olsa dahi, hakkın özüne dokunan tedbirlerin, demokratik toplum ile bağdaşamayacağına dair içtihatlar üretebilmiştir.
Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ortak standartları da bu yöndedir..
Anayasa m.15 ile düzenlenen; temel hak ve özgürlüklerin kullanılmasının durdurulmasının düzenlenmesinde, " milletlerarası hukuktan doğan yükümlülükler ihlal edilmemek kaydıyla" ölçütü de, bu standardın muhafazasını öngörmektedir..
Hal böyle olmasına rağmen, TBMM 'de temsil edilen ( %10 barajına rağmen) bir partinin genel başkanının, uzun süreli tutukluluğu, yargıç önüne çıkarılmasının, elleri kelepçeli götürülme gibi fiziki ve psikolojik tacizler kavramı ile savunulamaz.. Dokunulmazlıkların kaldırılması sonucu,yargılamanın önünde herhangi bir engel yoktur ve kimse de yargıdan bağışık/muaf değildir, yargılamanın adil olması, demokratik toplumun en önemli ölçütütlerinden biridir ve meselelenin bam teli de burasıdır..
Bahçelinin dokunulmazlığının kaldırılmasının ileri sürülmesi, iktidar ile işbirliği içinde olması nedeniyle, uygun örnek değildir, Kılıçdaroğlu için de -hazırlanan fezlekelere bakılırsa-, "adil yargılanma sorunu ortaya çıkacak gibi görünmekte olup, parlamenter sıfatı taşıyan kişilerin siyaseten yargılamalarının adil bir itina içinde olması gerekmektedir.. Siyasi yargılamaları demokratik toplum düzeni içinde savunmak kolay değildir..

Vamık Serdengeçti