Halkımızın yavaş yavaş seçim kıvamına gelmesini bekleyen iktidar ve yandaşları, bu kıvamı yakalamış olacaklar ki, uyuyan devi uyandırmadan ittifak nameleri içerisinde sayın Bahçeli aracılığıyla erken seçim talebini patlattı. Nasıl patlatmasın ki; duvara doğru ilerliyoruz, ekonomi çöktü çökecek, ultra desteklerle uyutmalarla biraz daha can çekişiriz. 2019 Kasımına daha çok var o güne kadar duvara çarparsak seçim kaybedilir. Şimdi kıvamında yapalım ki uyku modunda sistem otursun.Ekonomi kötüyken de biz sonuna kadar "sağmaya" devam ederiz.
Uyumayan ama uyutan iktidar, 26 Ağustos Malazgirt zaferinin 947. yılında ve 2017 kurban bayramının hafta sonu bağlantılı son gününde, millet yollardayken büyük bir uyanıklığa imza atmaya hazırlanıyorlar.
Sayın Bahçeli son referandumun yıl dönümünün ertesi günü önerisini açıkladı. Hatırlarsınız bu sistem garabeti 16 Nisan 2017 referandumuyla başımıza geldi. Hani, TV lerde öten hanımefendiler, beyefendiler, diyordunuz ya "referandum geçsin, uyum yasalarını hemen çıkaracaklar." falan, ne oldu? O zaman da veriyordunuz gazı şimdi de verin gazı, verin mehteri, verin coşkuyu........... Ninni gibi vallahi.
TV lerden her gün her saat üzerimize gelen radyasyon destekli ninniler, halkımızı kıvama getirmiştir. Artık iktidar ve yandaşları hesaplarını yapmışlar ve seçime hazırdırlar. Sayın Cumhurbaşkanı AKP teşkilatlarını harekete geçirmiş ve seçim çalışmalarının büyük kısmını bitirmiştir. İstim üzerinde olan AKP teşkilatları 26 Ağustosa kadar Sayın Cumhurbaşkanı desteğiyle seçime hazır olacaktır. Bu arada Sayın Cumhurbaşkanı mecliste AKP grubuna konuştu ve çoşkuyu verdi.
Kulaklarımla dinlediğim şu cümleler enteresandır;
Yurt dışındaki FETÖ terör örgütü elebaşıları için, Sayın Cumhurbaşkanı "İşte Arnavutluk'tan 6 kişi, işte Gabon'dan 2 kişiyi ülkeye getirdik adalete teslim ettik. ABD de bulunan başlarını da alacağız." mealinde bir konuşma yaptı. Demek ki Sayın Cumhurbaşkanı ABD den de Güleni getirtecek!!!!!!
Bu tür yurt dışından adam toplama işini İsrail yapardı ve bizimkiler ona kızarlardı "insan hakları, ülkelerin egemenlik hakları...." falan diye. Yıllar önce ABD teslimatı olduğu söylenen bir Öcalan hikayemiz var hatırlarsanız.
Bazıları için şimdi dünya lideri nasıl olunurmuş anlayın. Artık istediğimiz ülkeden derdest edip adam getiriyoruz. Şu gelişmişliğe, şu ilerlemeye bakın siz.
Ancak, ABD den Gülen'i "ALMAK" nasıl olacak bilemedim. Sayın Cumhurbaşkanı Hukuk yoluyla mı, yoksa gidip alıp getirivermek şeklinde mi? söylemedi.
Havaya bakarsak derdest edip getirecekler. İşte bu hava yiyenler için müthiş bir şeydir.
Bu gaza gelenler, bu gazla başka birşey düşünemezler ve gerçekleri, durumu göremezler.
Gördükleri zaman da iş işten geçmiş olur.
İşte tamam, şimdi seçim kıvamı yakalanmıştır.
Ver Coşkuyu, ver damardan, yürü kim tutar seni.......
Sayın Bahçeli bu işi 2002 seçimleri öncesi de yaptı ve hükümeti bozarak ülkeyi seçime zorladı ve başardı.
O gün kendini de sandığa gömmüştü. Ancak bugün,
"ittifak" ayaklarıyla yani aslında "koalisyon" ile günü kurtarmaya çalışıyor. Hani koalisyon sorunluydu? Bu sistemle oy oranları da ittifak içinde karambole geleceğinden tam belli olmayan oranları da yiyenlere "bizim oyumuz %10'un üzerinde" diye üfürebilecek. Çünkü, ittifaka damga vursan geçerli, MHP'ye vursan geçerli, AKP'ye vursan geçerli, hepsine vursan geçerli. İttifaka damga vuranların veya hepsine damga vuranların hangisi AKP, hangisi MHP anlamak zor.
Maksat, oy oranları anlaşılmasın zaten. Karambol ve uyuyanlarla iş kotarılsın yeter ki. Sistemle oynaya oynaya iktidarda kalmak bir yere kadar. Sonunda uyuyanlar bir uyanırsa, yandım Allah bile diyecek hal kalmaz.
Aklıma, Namık Kemal'in "Geçme namert köprüsünden......" ifadelerinin yer aldığı ve toplum tarafından çeşitli versiyonları türetilmiş şiiri geldi. Meraklıları bulur hoşlarına gideni okur.
Allah sonumuzu hayır etsin.

ADALETLİ YARGIÇ