“Yavuz hırsız, ev sahibini bastırır.” Bu ata sözünün açıklaması Türk Dil Kurumu sitesinde
“ biri, suçunu zarar verdiği kimseye yüklediğinde söylenen bir söz: “Yavuz hırsız ev sahibini bastırır sözüne uygun olarak açtı ağzını, yumdu gözünü.” -H. R. Gürpınar.” şeklinde yer almaktadır.
Ayrıca bu atasözü, tıklayınız sitesinde “Bazı kimseler suçlu olduğu halde kendilerini güçlü hissederler. Onları böyle düşünmeye sevk eden, kendi şarlatanlıkları ve edepsizlikleridir. Böyle kimseler zarar verdiği kişiyi susturmak bir yana, onu suçlu çıkarırlar. Kimi suçlular aynı zamanda serseri ve edepsiz olurlar. İşledikleri suçlarını zarar verdikleri kimselere yüklemeye çalışırlar.” açıklamasıyla bulunmakta.

Yavuz hırsız meselesine girmeden önce, yaklaşık 6 aydır neden yazmadığımı ve aniden neden yazmaya karar verdiğimi açıklayayım dedim. İBB ve Üsküdar Belediye Meclis üyeliğimin son zamanlarına gelirken, son 5 yılda açtığım davalar sonuçlanırken ve Partiler yeni belediye Meclis üyelikleri ve Belediye Başkanlıkları için aday belirleme sürecindeyken makaleler yazıp ortaya çıkmak istemedim. Ancak, mensubu bulunduğum parti, 5 yılda yaptıklarımızı değerlendirerek bizimle devam etmeme kararı aldı. Sonra da seçimleri izledim ve süreç böylece geçmiş oldu. Şimdi ara sıra da olsa tekrar yazı yazmayı denenemeye karar verdim.

Bu yazımda sadece son birkaç günde yaşananları değerlendirmek istiyorum. Seçimlerin başa baş bir şekilde geçeceği herkesin malumu olmakla birlikte Sonuçların bu denli birbirine yakın olacağı belki kestirilememişti. Ancak İstanbul açısından bakarsak, bu seçimi Sayın İmamoğlu maddi ve manevi dünyada kazandı. Bu seçimde, kanımca şahsi yapısı, yumuşak, adaletli kişiliği ve Özal vari kucaklayıcılığı ile Allah’ın yardımı, Sayın Kılıçdaroğlu'nun başından beri olan desteği ile ailesi dışında kendisine yardım edecek çok fazla güç yoktu. Aksine kendisine engel teşkil eden yakınında ve uzağında çok güç odağı vardı. Tüm bunlara rağmen seçimi bileğinin hakkıyla kazanmıştır. Tebrik ediyorum. Şimdi sonuç ne olacak sorusuna cevap ararsak eğer;

Karşımızda herkesin bildiği 2 şık var.

1-Ya, Sayın İmamoğlu’nun kazandığı seçim YSK tarafından tescil olacak.
2-Ya da, İtirazların değerlendirilmesi sonucunda YSK tarafından Başkanlık rakibine verilecek.
Aslında İBB Başkanlık seçiminin yenilenmesi diye 3. bir şık daha var. Ancak, bu bazılarınca göze alınabilir mi? bilemiyorum. Onun için sadece 1. ve 2. şıklara değineceğim sadece.

1.şık gerçekleşecekse eğer, bu itiraz-i süreçlerin uzaması, en iyimser tahminle “Beklemediğimiz şekilde yakalandık, bir toparlanalım da Başkanlığı sonra teslim ederiz.” Düşüncesinden kaynaklanabilir. "Toparlanmanın" ne demek olduğunu artık siz bulun.

2. şık gerçekleşecekse eğer. Bu tam anlamıyla kaotik bir durumdur. Sayın İmamoğlu’nun rakiplerinin konuşmalarına bakılırsa, başlıktaki atasözünün hakkını vermeye çalışanların olduğu değerlendirmesi yapılabilir.


Geçtiğimiz 25 yıllık İBB iktidarının sonlanması şoku kolay atlatılabilecek bir şey değil. BİT ler yani Belediye İktisadi Teşekküllerinin bütçeleriyle konsolide olan İBB bütçesi hiç azımsanamayacak bir maddi güçtür. Bu maddi güç eğer kontrol olmazsa siyasi erklerin oy depolarını besleme kaynakları olarak kullanılabilir. Bu olayımızda böyle mi oldu? Sorusu için vereceğim cevap “elde delil yok”. Şeklinde olmalıdır. Varsa bu deliller nerededir? Sorusuna cevap ise Sayın İmamoğlu’nun İBB deki evraklar konusunda ki duyumlarında gizli olabilir. Bu aşamada söylenecek fazlaca bir şey yok. Bazıları dış güçler ve/veya ABD, Pensilvanya , Paris, Atina, Berlin, Londra, sarmalına daha girmedi. İç ve Dış güçler, Beka, vs sarmalıyla 2. Şıkkı yapmaya karar verirlerse!!!!!!!!, aklıma geçen seçimlerdeki mühürsüz oyların geçerli sayılması kararı gelir ki, bu da pek iç açıcı olmaz. Ancak Sayın EKREM İMAMOĞLU bu seçimlere damgasını vurmuştur ve onu parlak geleceğinden kimse kolay kolay men edemeyecektir.
Şimdilik bu kadar.





ERCAN ERDEM