Geriye dönüp bakınca, 15 Temmuz 2016 tarihindeki o talihsiz darbe girişimi üzerinden 3 yıl geçmiş. Kısa bir hatırlatma yaparak sizleri muhteşem bir özetle buluşturacağım. Bu sabahtan, beri muhtelif programlarla o lanet gece hatırlanmaya başladı. Bu sabah, saat 11.30 da İBB önünde Sayın İmamoğlu tarafından yapılan törenle başladı, sonra Şehzade camiinde kuran tilaveti yapıldı. Aslında kutlanacak ne var? sorusu, rahat cevaplanacak bir soru değildir. 251 tane şehidimiz var, bu açıdan bakarsak pek kutlanacak bir şey yok. Ancak, darbe girişiminin başarıya ulaşamaması belki kutlanacak bir şeydir. Kanunla, 15 Temmuz günü "Demokrasi ve Millî Birlik Günü" ilan edilmişti.
2429 sayılı kanunun 2. Maddesinin C bendi “C) (Değişik: 25/10/2016-6752/2 md.) 1 Ocak günü yılbaşı tatili, 1 Mayıs günü Emek ve Dayanışma Günü ve 15 Temmuz günü Demokrasi ve Milli Birlik Günü tatilidir.” diyor.
Buradan ne çıkarırsanız onu kutlarsınız sanki. İster “Demokrasi Destanı” deyin, ister “Demokrasi Zaferi”. Sonunda, Sayın Cumhurbaşkanı bugünün Bayram ilan edildiğini söyledi.
Biraz evvel kamyonlar Kadıköy merkezinden korna çala çala geçtiler. Şimdi tv lerde Atatürk havalimanındaki töreni izliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı İstanbul’a bu tören için intikal etti. Karşılama töreninde ise, en çarpıcı görüntü İstanbul Şehremin-i Sayın Ekrem İmamoğlu, Sayın Cumhurbaşkanını gördüğüm kadarıyla 2. Sırada karşıladı, ancak Sayın Cumhurbaşkanı pek yüz vermedi. Diğer karşılayanlar arasında ne saysam vardı. Artist ve şarkıcılar ön plandaydı. Sayın Cumhurbaşkanı şu anda konuşuyor. Konuşmasına başlarken 2 önemli olaydan bahsetti ve beklediğim gibi Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nu pekte olumlu anmadı. Bana göre doğru yapmadı. Çoğu zaman olduğu gibi, milleti Ümmet ve diğerleri şeklinde bölüyordu sanki. Acaba diyorum, bugün TBMM de yapılan Sayın Engin Özkoç’un konuşmasından mı etkilendi, Sayın Cumhurbaşkanı? Konuşmanın içeriğinde kendilerini tankların altına atanlardan bahsetti, ancak onları “face time” aracılığıyla çağırdığını halka hatırlatmadı, kendisinin de İstanbul'a gelince onlarla birlikte olma sözünden bahsetmedi, bol bol şiir okudu. Şimdi de “Ecdadın emanetine sahip çıkmaya hazırmısınız? Diye sorarak işi Ulubatlı Hasan’a getirdi ve “onun gibi sancağımızı İstanbul’a asmaya varmısınız? Diye sordu. İstanbul hala hepimizin olduğuna göre, ben, Sayın Cumhurbaşkanı’nın İstanbul seçimlerini hala hazmedemediğini görüyorum. Sonrasında işi S-400 lere getirdi ve "alamaz dediler aldık, getiremez dediler getirdik" dedi. Şimdi de, ekonomiye daldı, ekonomiyi terör nedeniyle kalkan, inen savaş uçaklarının maliyetine bağladı ve bunlar, mermiler leblebi vs ile alınmıyor mealinde cümleler kurarak ekonominin kötülüğünü bir manada teyit etti. Konuşmasında her şey vardı, bir ara gençlere “Atandan alacağın işaretle....” dedi ama hiç Atatürk ten bahsedemedi. Bu bayram yazımı, TBMM de bugün yapılan, Sayın Engin Özkoç’a ait son yılların en mükemmel özetinin özetini yaparak ve konuşmanın linkini yazımın sonuna koyarak bitiriyorum.
Sayın Özkoç, AKP Miletvekillerinin protestoları eşliğinde özet olarak şunlardan bahsetti,
-15 Temmuzun öncesi var sonrası var diyerek başladı,
-Öncesinde, dershaneler, yurtlar, Türkçe olimpiyatların dan,
-Orduda, yargıda, iş dünyasında örgütlenmeler den,
-Siyaseti, araç olarak kullanmak dan,
-Fetö nün AKP zamanında büyüdüğü, meselesinden,
-“Ne istedilerse verdik.” İtirafından,
-Balyoz, Ergenekon dan,
-Zekeriya Öz, Adil Öksüz..... den,
-Darbe girişiminin MİT tarafından haber verilemediğinden,
-“Hata ettik, yanıldık, affedin” söyleminden,
-Fettah Tamince den,
-Mehmet Dişli, Şaban Dişli ve akrabaları sebebiyle görevden alınanlardan,
-“Kurucu lider aranacaksa o lider “Mustafa Kemal Atatürk tür” “,
-“Eğer bir rejim arıyorsak o rejimin adı, “Laik ve demokratik Türkiye parlamenter sistemidir.”,
-Eğer uğruna ölecek bir vatan arıyorsak, o vatanın adı “ Türkiye Cumhuriyetidir.”
tıklayınız

Not: Sayın Cumhurbaşkanı, şimdi de evine giderken olsa gerek balkon konuşması kıvamında bir köprü konuşması yapıyor. Özet: "Nasıl Unutabiliriz?" diyerek işi "Hafıza 15 Temmuz Müzesi" ne kitledi ve "15 Temmuz Destanı" nın filmleştirilmesi, romanlaştırılması şeklinde telkinlerde bulundu. Demek ki; bundan sonra, karşılama törenindeki zat-ı muhterem artist, şarkıcı, yazarlar dan devlet destekli, filmler, diziler ve romanları tamamen duygusallıkla bekleyebiliriz.

ERCAN ERDEM