Sn. Ekrem İmamoğlu hakkında, yaptığı genel müdür seviyesindeki atamalar akabinde yazılanlar ve söylenilenler ile bu konuda ki düşüncemi aktarmak isterim. Bayrama girmeden önce Sayın İmamoğlu Genel sekreter ve yardımcıları ile BİT dediğimiz belediye iktisadi teşekküllerinin genel müdürlerini tanıttı.
Sayın İmamoğlu’nun başarısını isteyenler kadar, istemeyenlerde var doğal olarak.
İşte bu istemeyenler çok acele ediyorlar, fırsat vermiyorlar. Neymiş? İSBAK Genel Müdürü şöyleymiş, böyleymiş sosyal medya da şunları yapmış falan. Tamam, adam istifa etti mi?/ettirildi mi?, iş bitti. Sayın İmamoğlu, bundan sonra ona bu hatayı yaptıranlar kimlerse isterse orada bir durum değerlendirmesi yapar. Yine İETT üzerinden bu kere Sayın Canan Kaftancıoğlu’na yüklenmeler geliyor. Vay, efendim CHP İBB grup sözcüsü Tarık Balyalı geçen dönem İETT 'i kürsüden çok eleştirmiş, Sayıştay raporlarını suratlarına vurmuş, Sayın Kaftancıoğlu da suç duyurusunda bulunmuş. Aslında herkes görevini yapmış. Sayıştay raporu denilen raporlamalar her belediye ve devlet kurumu için var. Amacı yanlışları işaret etmek ve düzeltilmesini sağlamak. Muhalefetin işi bu raporlar yoluyla iktidara yön vermek, onu sıkıştırmak. Bunları bir çoğumuz meclis üyeliği sırasında yaptık mı? yaptık. Polemik sever üstat Sayın Ahmet Hakan ise, sırf polemik olsun diye Sayın Kaftancıoğlu ne yapacak? Onu merak ediyormuş. Sayın Kaftancıoğlu için yazısında “Yutkunup susacak mı?, Aslanlar gibi kükreyecek mi?” diyor. Sayın Hakan da başka şeylerin peşinde aslında, ortalık karışsın, “Ben demiştim” diyebilsin diye “gel gel” yapıyor. Sayın İmamoğlu’na Sayın Mansur Yavaş üzerinden ufak çakmalar yapıyor. Yok, Sayın İmamoğlu’nun belalısı bizatihi kendisi imiş, Yok, karizma oluşturmaya çalışıyormuş...... falan filan. Bunların hepsi olabilir, kabul edilebilir şeyler. Ancak, Sayın İmamoğlu bence, sadece verilen işleri yapacak devlet memurlarını atadı. İşi kimse karıştırmasın, bulandırmasın. Verilecek işleri kim yapacak onları atadı. Hatta İETT de AKP tarafından genel müdür yapılmamış İETT içerisinden gelmiş genel müdür vekilini asil olarak atadı. Bu aslında Sayın İmamoğlu'nun tüm kesimlere verdiği birleştirici sözlerle çelişmiyor. İronik bir derstir bu anlayana. Eğer bir iktisadi teşekkülün sorumlusu aranıyorsa, o kişi veya kişiler o işletmenin işleyiş politikalarını yapan Yönetim kurulu başkanı ve yönetim kurulu üyeleridir. Olayımızda, Yönetim Kurulu Başkanı kim? Her yerde Belediye Başkanı, yani Sayın İmamoğlu. Şimdi iş, bu şirketlere atanacak yönetim kurulu üyelerine geldi. Onun için diyorum ki; önemli olan bu mevkilere yapılacak seçimler. Sayın Başkanın hakkını yemeyelim şu ana kadar mümkün olduğunca doğru olanı yapmaya çalıştı. Bu iş siyasetsiz tabi-i ki olmaz. CHP si var, İyi Partisi var, Türkleri var, Kürtleri var, Ermeni’si var, Rum’u var, Süryani'si var, Alevi’si var, Sünni’si var, var oğlu var yani, bu denge zorlu. Allah yardımcısı olsun. İşi hiç kolay değil. Daha bunları bitirip işe koyulacak.
Sayın Ekrem İmamoğlu ve imtihanı başlıklı bir yazıyı 25 Haziran 2019 da yazmıştım, isteyen linkten okuyabilir. o yazımda daha seçimden 2 gün sonra zorluklara dikkat çekmiştim.tıklayınız
İstanbul İBB seçimlerinde çoğu İstanbul seçmeni 31 Mart 2019 ve 23 haziran 2019 da Sayın İmamoğlu’na oy verdi. 2 defa oy verdiler ve Başkanlarını seçtiler.
Ben ve 124 arkadaşım, Sayın Başkanımız İmamoğlu’na İBB Başkanı seçilsin diye 5 defa oy verdik.
Nasıl olduğunu, tarihe küçük bir not, anekdot bırakmak için aktarayım.
28 Eylül 2017 tarihinde İBB Başkanlığının boşalması nedeniyle yerine seçilecek kişinin İBB Meclis Üyelerinden çıkması gerektiğinden, CHP grubu olarak Meclis üyesi olan Beylikdüzü Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu’nu aday gösterdik. Bu önergemiz de o zamanki CHP grup başkan vekilimiz sayın Ertuğrul Gülsever tarafından İBB Meclis Başkanlığına verildi.
Oylama nitelikli çoğunluk gerektirdiği için 3 defa tekrarlandı ve sonuçta salt çoğunlukla Sayın Mevlüt Uysal seçildi. Demem o ki, ben ve grup arkadaşlarım Sayın İmamoğlu’nun İBB Başkanı seçilmesi için kendisine 5 defa oy vermiş bulunuyoruz. (3 tanesinin belgesi yanda)
Biz 125 kişi, beşincide, İstanbullular ile birlikte bu işi başardık, ona sahip çıkmak hepimizin boynumuzun borcu.
Meclis üyeliği geçmişimde 2 defa bu tür İBB Başkan değişikliğine şahit oldum. Sayın Kadir Topbaş 2017 senesinde meclise veda bile etmeden gitti. İlki ise Sayın Recep Tayyip Erdoğan, o, 1999 senesinde hepimize plaket vererek gitmişti. Gitti ama, ne gidiş?............halâ gidiyor, ama bu sefer bir rakibi olabilir. Hepinize tekrar iyi bayramlar dilerim.


Not: İlgilenenler için dikkate sunuyorum.
Belediye Meclislerinde Başkan seçmek için “Nitelikli çoğunluk” arıyoruz da memleketin çok önemli meselelerinin “referandum” unda neden aramıyoruz?
Cevap: Uzlaşma istemediğimizden.


ERCAN ERDEM