Ak partinin kurucu babalarından aynı zamanda "fetö iltisakı" konusunda hiçbir tedbir ile kendini kayıtlamamış, Cumhurbaşkanlığı İstişare Kurulu üyesi, eski TBMM Başkamı, bu deccal taifesinin devlete olan maliyeti konusunda ilginç değerlendirmeler yapmış....
"Soru gelsin" komutlu tv söyleşisinde , zarif ve nazik moderatörün -mutedil ambalajlı/ tedirgin içerikli sorgusunda- samimi ikrarlarda bulunmuş..
Herhangi bir bağlamda , savunma amaçlı söylenebilecek çok orijinal bir vecizeyi de "fetö literatürüne" armağan etmiş..
Burada; "masum değiliz hiçbirimiz" sözcüğü ile adeta "tevbe istiğfar" ederken devamında ; "aldatmışlarsa, yanıltmışlarsa suç bizim değil" hükmünü beyan ediyor...
Tek bir eylemde değil, zincirleme ve teselsül haldeki eylemler bütünlüğü içinde; "masum olmadan suçsuz olma" veya "masumiyeti kaybederek suçsuzluğu korumak" ceza sorumluluğunda zor bir iş fakat başarıyorlar ve de kamuoyunun da inanmasını istiyorlar..
Arada daha radikal itirafçılar da çıkıyor, en son medya sorumlusu bir siyaset acemisi, iktidar şehvetine kapılıp, bu deccalları Kemalist ruhlara..!! karşı kullandıklarını ifşa etti, üstelik "etkin pişmanlık" belirtisi de göstermedi..
Bütün bu deccal iltisaklı dosyalardaki suçlamaları ters kepçe edecek "uzman, şüpheli/ tanık" raporunu da , bir ulusal kanalda "hançeresini patlatırcasına cümle aleme ilan etti..
"Aldatıldık, yanıltıldık" mazereti, bölge liderliğine oynayan siyasi aktörlerin gradosunu bozuyor,..
Merhum İnönü; büyük devletler ile güç oynaşmalarında, "ayıyla çuvala girmek" metaforunu kullanır ve "ayının ne yapacağı belli olmaz" diye , uyarısını sürdürür...
Bir büyük devletin istihbarat teşkilatı himayesinde palazlanmış "ecinni taifesi" ile iktidar horonuna girmenin de aynı sonucu doğurduğu, 15 Temmuzda anlaşıldı..
Tuhaf olan ;, "ayıdan vekalet alanların ne yapacağının hiç kestirilememiş olmasıdır ki, masumiyeti bozuyor...
Masumiyetin tartışmalı olduğu yerde, suç ve suçluyu ayrıştırmak zor iştir, beyana tabi olmayıp "icraatla" değerlendirilir..

Büşra Tenekeci