Bugünkü Türkiye resmi, yıllar önce, Oslo'dan sızdırılmıştı.. Mit görevlisi hanımın, terör temsilcilerine "bütün şehirleri patlayıcılarla doldurdunuz, ne yapmak istiyorsunuz" serzenişinde bulunduğu kayıtlara geçmiş durumda.
Üst seviyede bir istihbaratçı ağzından, bu kadar ciddi bir tehlikenin varlığının, aciz bir hayretle, ikrar edilmesi, önemli bir devlet güvenlik zaafını ortaya koyuyor. Siyaseten, baldıran zehiri içmek ile aynı riski taşıyan sürecin, Türkiye'ye maliyeti, bölgedeki binlerce silah, bombalar ve yollara döşenen tahrip kalıpları oldu.. Terör örgütü ve temsilcileri, Devlet ile, süreci hukuki hale getirmenin "sahte pazarlıklar"ını yaparken, bölgeyi, güvenlik güçlerini kıpırdayamaz hale getirecek tuzaklarla döşemişler.. Devleti yönetenler, Barış ve demokrasi üzerinden akil insanları da halkın içine salarak, hayali çözüm, güzellemeleri yaparken, terörün kendi tabiatını icra etmiş ve pusu ahlakı ile davranmaya devam etmiş olduğu gerçeği açığa çıkmış bulunuyor. Ortadoğu coğrafyası üzerindeki bitmez, tükenmez, emperyal pazarlıkların bir unsuru olan terör ile her türlü iyi niyetle müzakere, naif ,kırılgan, istismara açık bir siyasete işaret ediyor.. Terör tehditi, iyi niyet ve barış kavramlarının aynı masa etrafında buluşamayacağının tipik örneğidir yaşananlar. Cehennemin yolları ve iyi niyet taşları arasındaki -hayal kırıklığına dair - ilişki, burada da kendini göstermektedir. Toplumsal uzlaşma hedefinde herkesin çabası değerlidir ama terör ile mücadele farklı bir dünyanın gerçeğidir, zaaf kabul etmez ..
Bugün'ün öncelikli meselesi, seçim, demokrasi değil , "Oslo'da itiraf edilen", ulusal güvenlik meselesidir.

Hediye Seracı