Sayın Genelkurmay Başkanı - 16/07/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Ağabeyimle evde darbe kalkışması sonrasını televizyonlardan izlerken sayın Başbakanın Başbakanlık önünde yaptığı basın açıklamasında yanında Genelkurmay Başkanı Sayın Hulusi Akar’ı görünce, neredeyse 100 yıllık Türkiye Cumhuriyeti tarihi ve bizlere öğretilenler gözümüzün önüne geldi ve tartışmaya başladık. Tartışmanın açılımında, söylenene göre darbe kalkışması sırasında Genelkurmayda Genelkurmay 2. Başkanının yaveri olan rahmetli Şehit Binbaşının komutanını teslim etmemek adına Şehit olmasıyla Sayın Genelkurmay Başkanının kendi ordusunun mensupları tarafından karargahında esir alınmasını değerlendirdik.
Ağabeyim öncelikle, ‘’Acaba, Sayın Genelkurmay Başkanı teslim olmadan direnmeli miydi, beylik silahı yok muydu?’’ sorusunu ortaya attı. Ben de ''Acaba, Sayın Genelkurmay Başkanının tıraş olup sayın Başbakanın Basın toplantısına katılacağı yerde evine gidip istifa etmesi mi gerekirdi?’’ sorusuyla cevap verdim. Sonuçta bu iki sorunun cevapları arasında tercih yapacağımıza bu cevabı sizlerin vermesi gerektiğine karar vererek konuyu sizlerle paylaşmak istedim. Bu arada Sayın Genelkurmay Başkanının Meclis özel oturumuna katıldığını ve Meclis Başkanı tarafından Meclise takdim edildiğini ve aldığı alkışlar karşısında sağ elini kalbine götürerek cevap verdiğini de seyretmeyenler açısından değerlendirme de yardımcı olur belki diye hatırlatırım. Hatırlatmadan geçemeyeceğim bir diğer konu da, Sayın Genelkurmay Başkanının sabah saatlerindeki yüz ifadesinde gözlemlenen bir mahcubiyet duygusu idi, ancak sonradan bu mahcubiyet yerini nasıl bir ifadeye bıraktı? Sorusunun cevabını ve nedenini de bulmayı size bırakıyorum. Memleketimizde her şey bir tuhaf vesselam......... Ercan Erdem |
|||||||||
|