"Kadın cinayeti işleyen bireylerde genetik kişilik bozukluğu vardır"
Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul, son zamanlarda yaşanan kadın cinayetlerinin sebepleri ile ilgili yaptığı konuşmasında, “Kadın cinayeti işleyen bireylerde genetik bir kişilik bozukluğu vardır” dedi.
Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul, son zamanlarda yaşanan kadın cinayetlerinin sebepleri ile ilgili yaptığı konuşmasında, “Kadın cinayeti işleyen bireylerde genetik bir kişilik bozukluğu vardır” dedi.
Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul, yakın zamanda yaşanan kadın cinayetleri ve şiddete eğilimler konusunda bilgiler verdi. Önceki gün, 4 yıl önce boşandığı eşi tarafından boğazı kesilerek öldürülen Emine Bulut"un çocuğunun da hayatında bu durumun çok büyük travma oluşturacağına değinen Buzkan, bu cinayetleri işleyen kişilerin sağlıklı olamayacağını ve mutlaka kişilik bozukluklarının olduğunu belirtti. Şiddete eğilimin genetik olduğunu ve çevresel faktörlerin bu durumu ortaya çıkaracağını söyleyen Acıbadem Kayseri Hastanesi doktoru Psikolog Sevim Buzkan Ertuğrul, “Şiddete eğilim sonradan mı gelir yoksa hep var mıdır sorusu hep merakla beklenen ve bilinen bir sorudur. Şiddete eğilim kişide çocukluk döneminden beri vardır ve kişi mutlaka kendini belli eder. Bir stres faktörü ile de ortaya yeniden çıkabilir. Anneden ve babadan gördüğü rol modellerle ve yaşamışlıklarla birlikte ortaya çıkabilir. Genetik ve stres, çevre gibi faktörleri vardır. İkinsin bir araya gelmesiyle birlikte dışarıya yansıyabilir. Bu durumun tespit edilmesi mümkün müdür diye soracak olursak da, bizler eşlerimizin ya da dışarıdaki insanların davranışlarından farklılıkları anlayabiliriz. Kişi ani tepki veriyorsa, öfke kontrolü yaşıyorsa, içe dönük bir yapısı varsa, sosyal aktivitesi yoksa, az konuşuyorsa, yalnızlığı tercih ediyorsa ve daha depresif bir havası varsa, kişideki bu farklılığı öfkeyle birleştirebiliriz aslında. Kişinin mutlaka uzmanlardan yardım alması için ona söylemlerde bulunabiliriz, bu da tedaviye itmek anlamına gelir. Bu kişilerin de tedavi sürecinde kendi kendilerine toparlanmaları çok mümkün değildir” dedi. Buzkan, çocukların aile içi şiddete maruz kalmaları durumunda şiddet göstermeyi kendilerinde meşru bir hak olarak görebileceklerini ve büyük bir travmaya sebep olabileceğini söyleyerek sözlerine şu şekilde devam etti:
“Aile içi şiddette en çok etkilenen kişiler çocuklar. Bir gün önceki Emine Bulut cinayetinde de gördüğümüz gibi, çocuğun o hali hayatında çok büyük bir negatif ize sebep olacak. Çünkü bizlerin boşanmalarından ve kavgalarından en çok etkilenen kişiler çocuklar. Bizler kavga edip barışsak bile, çocuklarımız bunu ilerideki hayatına yansıtabiliyor. O çocuk mutlaka bir uzmandan destek almak zorunda kalacak çünkü annesini o halde görmesi ve babası tarafından bu durumun yapılması çocukta çok büyük bir travmatik duruma sebep olacaktır. Bu işin bir de model alma kısmı var. Çocuk babasının öfkesini ve baş etme yönteminin bu şekilde olduğunu gördüğü süre içerisinde kendisi de aynı durumlarda şiddete daha da meyil edecektir. Çünkü ebeveyn olarak gördüğü kişi annesine bunu yapıyorsa, onun da bunu yapma gibi bir hakkı vardır anlamına gelir. O yüzden hem yaşadığı travmatik olay açısından hem de gelecekte insan davranışlarına karşı göstereceği tutum açısından oldukça negatif bir durumdur.” Kadın cinayetlerini işleyen kişilerin öfke kontrol mekanizması olmadığını ve bu durumun bir tatminiyet duygusu olarak ortaya çıktığını belirten Sevim Buzkan Ertuğrul konuşmasını şöyle sürdürdü:
“Kadın cinayetlerini işleyen kişilerde mutlaka bir psikopotoloji var, mutlaka bir kişilik bozukluğu var. Çünkü hem genetik hem de çevresel faktörler var demiştik ve sağlıklı bir bireyin yapabileceği şeyler değil. Kendini kontrol etme mekanizması yoktur ve öfke kontrol problemi ve kendi içinde yaşadığı büyük problemleri vardır. Kontrol mekanizması ortadan kalktığı için, bir tatminiyet olarak bu cinayeti işleyebilir. Pişman olan ve olmayan grupları vardır. Pişman olmayan grupta çok daha büyük bir psikopotoloji görülür ve tedaviyi genel anlamda istemezler ama tedavi oldukları süre içerisinde sağlam bir hayata başlangıç yapabilirler. Özelikle aile içi şiddet gibi eylemlere çocukların yanında başvurulmamalıdır. Hepimizin kavga ve gürültüleri olacaktır ama çocukların olmadığı sıralarda olması önemli. Çevredeki insanlar bu durumlara şahitlerse mutlaka polis ve diğer kurumlara mutlaka başvursunlar ki ileri dönemde olabilecek felaketi önleyebilelim."
(İHA)