" Türkiye muz cumhuriyeti değildir"
Avrupa Birliği Bakanı Egemen Bağış, Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili bu kadar rahat ve cesur konuşmanın bedeli olduğunu bazı Avrupalı Parlamenterlerin anlaması gerektiğini belirtti.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB'nin Gezi Parkı'na ilişkin tutumuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Son günlerde Batı medyasında ve Avrupa içerisinde bazı yetkililerin ve Parlamenterlerin oldukça cesur ve akli melekelerini kaybetmiş gibi sorumsuz açıklamalar ve yayınlar yaptıklarını gördüklerini ifade eden Bağış, "Bununla birlikte Sayın Ashton ve Füle'nin Türkiye'nin AB üyeliğine daha çok sahip çıkılması gerektiği, 23. ve 24. Fasılların açılması gerektiği yönündeki pozitif, yapıcı mesajlarını da önemsiyoruz. Avrupa içinde aklıselim ve objektif duruşunu kaybetmeyen dostlarımızı takdirle takip ediyoruz" ifadelerini kullandı.
"SAÇMALAMAK DA BİR ÖZGÜRLÜK"
Avrupa Parlamentosu'nda bazı Parlamenterlerin medyatik olmak uğruna saçmalama özgürlüklerini de doyasıya kullanma heveslerinin ortada olduğunu belirten Bağış, "Ama saçmalamak da bir özgürlüktür, bu özgürlüğe saygı duyuyoruz. İnşallah o kaybettikleri melekeleri en yakın sürede bulmaları için de kendilerine dua ediyoruz. Orantısız, dengesiz ve mantık dışı açıklamalar yapmak, Parlamento kürsüsünü bu tür akıl tutulmasına alet etmek her şeyden önce Avrupa Parlamentosu'nun güvenilirliğine ve imajına zarar veriyor. Avrupa Birliği yetkililerinin de buna alet olmak yerine dur demeleri daha akılcı bir yol olur. Türkiye'nin iç meseleleriyle ilgili bu kadar rahat ve cesur konuşmanın bedeli olduğunu bazı Parlamenterlerin anlaması gerekir. Ulusal ve uluslararası kirli planlara alet olup bunların manipülasyonlarına, iftiralarına kanmasınlar. Bu yanılsamayla gaza gelip durumdan da kendilerine vazife çıkarmasınlar. Türkiye muz cumhuriyeti değildir. Demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir, neyi nasıl yöneteceğini de kendi devlet geleneği içerisinde gayet iyi bilir. Bu geçici durum karşısında gaza gelip bugün sadece Hükümetimizi değil Türkiye Cumhuriyeti'ni de hedef almanın maliyetlerini umarım hesaplamışlardır" değerlendirmesinde bulundu.
"TÜRKİYE'Yİ ŞİDDET UYGULAMAKLA SUÇLAMAK KİMSENİN HADDİ DEĞİL"
Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni şiddet uygulamakla suçlamanın kimsenin haddi olmadığını belirten Bağış, hele hele bu konuda sicili bozuk olan sözüm ona ülkelerin ve bazı Avrupalı siyasetçilerin böyle bir iddiada bulunmalarının kabul edilemeyeceğini bildirdi. Bağış şunları kaydetti:
"Türkiye'de devlet şiddeti yoktur. Çevre hassasiyetiyle eylem yapanların arkasına sığınarak hukuku, asayişi ayaklar altına alanlara müsaade edilmemesi vardır. Bu oyunun ulusal ve uluslararası uzantılarını çok iyi biliyoruz. Güvenlik güçlerimiz içerisinde müdahalenin dozunu abartanlar için zaten soruşturmayı bizzat başlattık. Hükümet olarak bu sorunu bile demokrasiyi güçlendirecek bir mekanizmayla çözmenin arayışında olduk ve gösterilere konu olan Topçu Kışlası için referanduma gitmeyi öngörebileceğimizi söyledik. Bu her şeyden önce demokrasiye, millet iradesine duyduğumuz güvenin bir tezahürüdür. Türkiye'de şu anda Avrupa'nın en reformcu ve güçlü Hükümeti ve dünyanın en karizmatik, en güçlü liderlerinden biri işbaşındadır.
Eğer dertleri buysa hiç kusura bakmasınlar. Tayyip Erdoğan'ın liderliği altında eziliyor olmak bu ezikliği yaşayanların sorunudur. Avrupa ülkelerinde en masum gösterileri bile bir şiddet sarmalına dönüştürenlere sessiz kalan da Avrupa Birliği, Türkiye'de vandalizme karşı güvenlik güçlerimizin haklı mücadelesini farklı yansıtan ve orantısız değerlendiren de Avrupa Birliği. Aynı şekilde Suriye'de her gün yüzlerce insan katledilirken sesini yeterince yükseltemeyen de Avrupa Birliği? Biz hangi Avrupa Birliği'ne inanacağız? Bu oyunun yurt içinde ve yurt dışındaki uzantıları hiç boşuna heveslenmesinler. Recep Tayyip Erdoğan'ı faiz lobisine de uluslararası şebekelere de yedirtmeyiz. Buna kimsenin gücü yetmez. Türk milleti buna izin vermez. Sel gider kum kalır. Gösteriler gelir geçer. Peki bu geçici duruma, bu kirli kampanyaya alet olup Türk halkının onurunu zedeleyici davranışlarda bulunanlar o zaman yüzümüze nasıl bakacak. Rüzgar ne kadar sert eserse essin, kayadan alacağı sadece tozdur. Sele kapılıp gidenler için de rüzgârla savrulup gidenler için de yapabileceğimiz bir şey yoktur.
Bazı Parlamenterlerin ve yetkililerin Avrupa Birliği surecini askıya almanın Türkiye için hala caydırıcı bir tehdit olduğunu düşünmeleri de saflıktır. Türkiye ile ilişkilerin askıya alınması Türkiye için değil Avrupa Birliği için bir tehdittir. Biz her şeye rağmen Avrupa Birliği reform sürecindeki kararlığımızı sürdürmeye devam edeceğiz. Bu kararlılığın bir tezahürü olarak 15 Haziran 2013 Cumartesi günü Bakanlığımızın ev sahipliğinde Adalet Bakanımız Sayın Sadullah Ergin, Dışişleri Bakanımız Sayın Ahmet Davutoğlu ve İçişleri Bakanımız Sayın Muammer Güler'in, yani 4 Bakanın katilimi ile Reform izleme Grubu toplantımızın hazırlığı içerisindeyiz. Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinin kendi mecrasında ve olması gerektiği zeminde ilerlemesi herkes için en iyi seçenektir. Biz bu seçeneği tercih eden taraf olarak sonuna kadar reform sürecindeki kararlılığımızı muhafaza edeceğiz. Bu çerçevede, yakın dönemde planlanmış bazı olumlu gelişmelerin de önünü tıkayan bir tutum takınmanın Türkiye-AB ilişkilerini geri dönülemeyecek bir yola sokacağı konusunda uyarıyoruz."