Mehmet Ali Şahin'den AB ülkelerine 'helvadan put' benzetmesi
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin, Taksim olaylarının asıl amacının Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlık yolunu kesmek olduğunu söyledi.
Şahin, Vali Nafiz Kayalı Gençlik Merkezinde partisinin Karabük İl Danışma Meclisi toplantısına katıldı. Ramazan ayı öncesi İslam dünyasında bir takım sıkıntıların yaşandığını anlatan Mehmet Ali Şahin, şöyle konuştu: “Bir sene önce Mısır'da seçim oldu ve ilk defa çok partili siyasi sisteme geçildi. Siyasi partiler Mısır'da seçimlere girme imkanı buldu. Daha önce tek siyasi partinin seçimlere girme hakkının olduğunu bildiğimiz Mısır'da bundan bir sene önce yapılan seçimlerde halk tercih ettiği partilere oy verdi. Müslüman Kardeşler partisi seçimlerde başarı gösterdi ve Muhammed Mursi Cumhurbaşkanı seçildi, iktidara geldi. Mısır halkının sandığa yansıyan bu iradesini hazmedemeyenler Mısır'ın içinde ve dışındaki güçler Mısır'ı karıştırmayı ve darbeye zemin hazırlamayı başardı. Nitekim askeri darbe oldu ve hükümete el koydu. Halkın seçmiş olduğu Cumhurbaşkanı ve hükümet görevden uzaklaştırıldı. Geçmişte bizim ülkemizde ve diğer ülkelerde maalesef parlamentolar kapatılmış, halkın seçtiği yönetimler uzaklaştırılmış, demokrasi dışı güçler özellikle silahlı kuvvetler orada yönetime el koymuştu. Bunların artık dünyada geride kalması düşünülürken, o coğrafyanın en köklü medeniyetlerinden birine sahip Mısır'da böyle bir olayın meydana gelmesi karşısında demokrasi, insan hakları,hukukun üstülüğü deyince mangalda kül bırakmayan insanlık aleminin buna çok şiddetli bir şekilde tepki göstermesi gerekli. Özellikle AB ve AB ülkeleri buna tepki göstermesi gerekiyordu”
AB ÜLKELERİNE ‘HELVADAN PUT' BENZETMESİ
Avrupa Birliği'nin kendilerine müzakere tarihi verirken demokrasi dersi verdiğini anlatan Şahin, şunları söyledi: “Halkın seçtiğine razı olacaksın. Demokrasi halkın kendi siyasi görüşlerinin yönetime yansıtması rejiminin adıdır. Bu yollar açık olacaktır. Siyasetin özgürlük alanı en geniş şekilde uygulanacaktır. Demokrasi, insan hakları, hukukun üstünlüğü alanlarında Avrupa standartlarını Türkiye taşıyacak, Maastricht ekonomik kriterlerini Türkiye taşıyacak. Bunlarda başarılı olursanız sizi Avrupa Birliğine alacağız dediler ve 2005 yılında müzakere tarihi verdiler. Bize demokrasi dersi vermeye kalkan AB, en şiddetli tepkiyi Mısır'daki bu darbe karşısında ortaya koyması lazımdı. AB acaba bu demokrasi denen şeyi, Hz. Ömer'in ifade ettiği helvadan put olarak mı görüyor. Lazım oldukça ona ibadet edilen, ama işinize gelmeyince es geçilen mi demokrasi. Biz böyle görmüyoruz. İnsanlığın şu anda sahip olduğu ileri rejimdir demokrasidir. Bize demokrasi dersi veren AB'nin eğer samimiyse demokrasiye sahip çıkması ve halk iradesinin silah zoruyla silahların gölgesinde darbenin kaldırılmasına en şiddetli tepkiyi göstermesi gerekli. Dünyanın bir çok ülkesi ve hatta Amerika bile darbeye karşı olduğunu söylerken bir ‘ama' sözcüğünü ihmal etmiyor. Yönetimler sandıklar gelir sandıkla gider ‘ama'. Bizdekilerde öyle söylüyor. Sayın Kılıçdaroğlu diyor ki herhalde ders almışlardır bundan. Ne demek bu, yönetimler seçimle sandıkla gelip gider ama, bazen darbe ile de gidebilir demek bu. Size darbeyi meşru gördüğünüzü söylüyor demektir. Kafanızın gizli bir köşesinde hep bu var."
Bir yönetimin görevde kalma süresinin belli olduğunu belirten Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer hükümet iyi iş yapmıyorsa, milleti memnun etmiyorsa seçimlerde halk onu değiştirir başkasını getirir. Demokrasiler aynı zamanda tahammül rejimidir. Muhalefet iktidara, iktidar muhalefete tahammül edecek. Eğer iktidar yanlış işler yapıyorsa muhalefet eleştirecek, doğrusunu söyleyecek. Ama tahammül ederek sabır gösterecek. Zamanı gelince sandıkta dersini verecek. İktidar da muhalefete tahammül edecek. Tabii ki eleştiriler olacak. Bu eleştirilerin zaman zaman dozu kaçabilir. Ama bir noktada iktidar makamı naz çekme makamıdır. Her türlü eleştiriye ve şiddete başvurmadan tahammül edecek. Demokrasiyi benimseme kişiselleştirmek kolay değil. Türk halkının demokrasiyi özümsediği, benimsediğinden dolayı mutluluk duyuyorum.”
ANA MUHALEFET PARTİSİ MUHTEMEL İKTİDARDIR
Kamuoyuna Gezi olayları olarak yansıyan Taksim'deki Gezi Parkı'nda başlayıp sonra üzerine başka emeller çağrıştırılan projeler yüklenen bir sürecin yaşandığını kaydeden Mehmet Ali Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ağaca sahip çıkma, yeşile sahip çıkma gibi çok masumca bir nedenle başladı ama üstüne neler ima edildi bunu biliyoruz. Kılıçdaroğlu, İstanbul'da Belediye başkanları toplantısında 3. Köprü ile ilgili, ‘Bugün yarın hatta yüzyıl sonra köprüyü gören herkes kuzey Marmara'nın son orman alanını yok eden kişinin Recep Tayyip Erdoğan olduğunu görecek' diyor. İki köprü yapılmış ve buna CHP zihniyeti karşı çıktı. Her ne hikmet CHP zihniyeti yapılan her şeye karşı çıkan bir parti haline geldi. 3. Köprüye de karşı çıkıyor. Kılçdaroğlu, ‘Biz köprüye karşı değiliz yapılırken ağaçların kesilmesine karşıyız. Aslında yapılması gereken 3 tüp geçit yapmak lazım diyor. Biz olsak üç tane tüp geçit yapardık. Denizin altından tüp geçitle geçeriz' diyor. Kendisi zannediyor ki, denizin üstünde ağaçlar var. Tüp geçitle geçmekle ağaç kesmekten kurtulacak mısın. Böyle bir zihniyet olur mu."
Türkiye'nin son yıllarda özellikle ekonomik alanda almış olduğu mesafe, atmış olduğu adımların bazı ülkeleri kıskandırdığını belirten Şahin, şöyle konuştu: "Onlar AK Parti iktidarında ve onun icraatlarında, özellikle Başbakanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın sergilemiş olduğu yurt içi ve yurt dışındaki imajından rahatsız oluyorlar. Bu karışılıkları acaba Taksim'de başlayıp ülkeye kademe kademe yayılan bu olayları büyüyüp de bu iktidar görevden uzaklaşmasını içlerinde muhafaza ettiklerini hisseder gibiyiz."
Taksim platformunun yine bir yürüyüş yapmak istediğini belirten Şahin, sözlerine şöyle devam etti: "Yürüyüş ve gösterilerin anayasa ve kanunda nasıl uygulanacağı var. Kanunda olan hükmü biz anayasaya koyduk. Dün Kılıçdaroğlu Vali'ye diyor ki, anayasayı okuyun, hayır siz okuyun sayın Kılıçdaroğlu. Size arkadaşlarınız bir anayasa versin ve 34. maddeyi okuyun. Sadece birinci fıkrayı değil ikinci ve üçüncü fıkrayı da okuyun. Siz ana muhalefet partisisiniz. Ana muhalefet partisi muhtemel iktidar demektir. Siz bu bilgilerle mi iktidar olacaksınız. Bu kadar halkı yanıltmaya hakkınız var mı”
AMAÇ ERDOĞAN'IN CUMHURBAŞKANLIĞI YOLUNU KESMEK
Birilerinin Türkiye'de Taksim'de farklı amaçlarla başladığı ifade edilen bu olayların içersinden başka şeyler murat ettiklerini anlatan Şahin, şunları söyledi: “Vatandaşı sokağa dökmeye çalıştılar. Karabük ve Safranbolu'da bir takım eylem ve yürüyülşler olmuş. Hükümet istifa, Tayyip istifa diye bağırmışlar. Bu hükümet Karabük ve Safranbolu'ya hangi kötülüğü yaptı. 10 yıl önceki Karabük ve Safranbolu ilçeleri ile şu anki durumu ile aynı mıydı. AK Parti iktidarının yaptığı hizmetler ortadayken, eksikleri olabilir hükümet istifa Tayyip istifa. Amaç ne, amaç Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının önünü kesmek için yapılan çalışmadır. Amaç Recep Tayyip Erdoğan. Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasının önünü kesebilir miyiz diye. Onlarda biliyor AK Parti ve Recep Tayyip Erdoğan'ın ülkeye çok fazla hizmet ettiğini. Ama Tayyip Erdoğan Cumhurbaşkanı olmamalıdır. Niye bu proje bizim ülkemiz insanının projesi değil uluslararasının projesidir. Çünkü Tayyip Erdoğan, global sermayenin, global aktörlerin rahatsız olacağı projeler söylemeye başladı. Birleşmiş Milletler Konseyinde Müslüman ülke temsilcisi yok demeye başladı. Neden BM sadece Amerika, Rusya, Çin, Fransa ve İngiliz delegelerinden oluşuyor. Neden bunlar sürekli orada BM Güvenlik kurulu üyeliğini yapıyor. Neden orada 1.5 milyar Müslüman aleminin bir tek temsilci orada yok demeye başladı. İşlerine gelmedi. Dünya içki, silah ve sigara lobisi Tayyip Erdoğan'dan rahatsız."
Çözüm süreci gibi bir süreç başladığını anlatan Şahin, sözlerini şöyle tamamladı: "Silahlar sustu. Silah tüccarları ne yapacağım diye kara kara düşünmeye başladı. Gelir kayıpları olacak. Tayyip Erdoğan böyle bir süreç başlattı ve işlerine gelmiyor. Anayasanın 58 maddesine uygun olarak vatandaşları ve gençleri alkol düşkünlüğünden koruma görevini anayasa devlete yüklemiştir. AK Parti içkiyi yasaklamadı, yeni düzenleme getirdi. Reklamını yasakladı. İçki öldürür kumar söndürür, biz buna inanıyoruz. Yasaklamıyoruz, içmek isteyen içer. Ancak ibadet ve okullara belirli mesafede içki satan dükkan olmayacak. En önemli icraatlarımızdan bir tanesi de bu. Gezi olayları başlamadan parlamentoya göndermeye hazırladığımız kanun vardı. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın bir takım parasal varlıkları vardı. Bir varlık barışı ile bunlarında Türkiye'ye getirilmesini teşvik edecektik yüzde 2 vergi ile. Aşağı yukarı 5 milyar dolarlık bir meblağdı. Bu paraların bulunduğu bazı ülke yöneticileri muhtemelen rahatsız etti. Recep Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmayı arzu eder mi, etmez mi daha henüz açıklama yaptı. Eğer kendisi Cumhurbaşkanlığına aday olduğunu açıklarsa önergeye ilk imzayı ben vereceğim. Halkımızın da Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanı olmasına destek vereceğini düşünüyoruz. Kendi takdiridir. Henüz açıklama yapmadı. Şurası burası Tayyip Erdoğan'ın Türkiye'yi yönetiminde daha etkin olmasından rahatsız olanlar olabilir. Biz onun yaptıklarından memnunuz. Türk halkı da bundan memnundur. Türkiye'de Mısır'daki benzer bir oluşum peşinde koşanlar olur. Türk halkı demokrasiyi özümsemiştir, benimsemiştir. Başaramadılar ve başaramayacaklardır. Şu halimizle biz Recep Tayyip Erdoğan'ın yanındayız, arkasındayız ölümüne hizmet etmeye devam edeceğiz.” AK Parti İl Danışma Meclisi daha sonra basına kapalı devam etti.