Devlet Bahçeli topa tuttu
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Tencere tava çalanların peşine jurnalci takanlar, ellerinde silahla gezen haramzadeleri hoş görmektedir.
Tencerenin gürültüsünden rahatsızlık duyanlar, hainlerin seslerini kuş sesi, bahar esintisi zannetmektedir” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Etimesgut Belediyesi tarafından düzenlenen iftar yemeğine katıldı İftardan sonra konuşma yapan Bahçeli, sözlerine iftara katılan vatandaşların Kadir gecelerini kutlayarak başladı. Kötümserliğe hapsolmanın, umutsuzluğa kapılmanın hem insani, hem de İslami olarak caiz olmadığını belirten Bahçeli, “Hayır ve şerrin Allah'tan geldiğine iman etmiş bizler için her gecenin sonu, her yokuşun ardı aydınlıktır, doğruluştur ve düzlüğe çıkıştır” dedi. MHP Lideri Bahçeli, kan ve kin tutkunlarının, bölücü ve yıkıcı unsurların, pazarlık ve müzakere düşkünlerinin, eş başkanların ve taş kesilmiş vicdanların Ramazan nedir dinlemediklerini oruç nedir bilmediklerini iddia etti. Ramazan Ayı'nı huzur içinde geçirmeyi istediğini fakat bunun pek mümkün olmadığını söyleyen Bahçeli, “Sosyal barışımız, toplumsal güvenimiz ve milli bünyemiz saldırıların, tahriklerin, tacizlerin kıskacında kalmıştır. Kadir Gecesi'ni karşıladığımız gün içinde bile fırsatçılar mola vermemiş, fesatlıktan ve fenalıktan bakılacak yüzleri kalmayan vicdan fukaraları istirahata çekilmemişlerdir. Hırs, hınç ve hasetlikle siyaseti çirkinleştiren, değerini aşındıran çıkarcılar, çapsızlar kutsallarımızı insafsızca sarsmışlar, kural ve ölçü tanımamışlardır. Türkiye'nin batışı, Türk milletinin bitişi maksadıyla kurulan ve ortakları hepinizce malum olan hıyanet şebekesi Ramazan'da faaliyetlerini daha da hızlandırmış, daha da aceleci bir tutum içine girmiştir” diye konuştu.
Kundaktaki bebeklerin, anne karnındaki masum yavruların katili olan terörist başının gözdağlarını ileri bir faza taşıdığını belirten Bahçeli, “Kandil çetesi tehditlerini artırmıştır. Teröristler, arkasında duran destekçileri ve siyasetteki köhnemiş uzantıları ihanetin daha da ilerletilmesi için hükümetin boğazına sarılmışlardır. PKK'nın bazen 1 Eylül vadeli tehdit beyanları, bazen de 15 Ekim'e kadar süre tanıyan küstahlıkları hükümeti komik durumlara düşürmüştür. Çünkü bölücü terör örgütü taviz, teslimiyet ve bölünme reçetelerinin karşılanmasını istedikçe hükümet sinmiş, bir şey olmamış gibi karanlıkta ıslık çalan korkaklar gibi silik bir irade sergilemiştir. Terör örgütü Türkiye'yi istemektedir. Terör örgütü kardeşliğimizin imhasını dayatmaktadır. Terör örgütü vatanımızın parçalanmasını, insanımızın birbirinden kopmasını beklemektedir. Etrafımız kıpır kıpırdır. Dört parçalı Kürdistan'ın kurulması için iştahlı ve doymak bilmeyen bir gayret vardır. Bu ayın sonlarına doğru yapılması planlanan “Kürt Ulusal Konferansı” hükümetin müsamahası ve rızasıyla toplanacaktır. Türkiye'nin kırmızı çizgileri harap edilmiş durumdadır”
Devlet Bahçeli, PKK terör örgütünün elinde silahla hükümete demokratikleşme adımı atmasını, anayasa yazımını hızlandırmasını şart koştuğunu, böylesi bir demokrasi anlayışının, insanlık tarihinin hiçbir yerinde görülmediğini ifade etti. Terör örgütü PKK'nın vatanın bir bölgesinde fiili hâkimiyet kurma telaşında olduğunu söyleyen Bahçeli, örgütün sözde asayiş yapılanmasının kimlik ve yol kontrolleri yaptığını, camileri kundakladığını, bu olaylar yaşanırken Doğu ve Güneydoğu Bölgesi'ndeki vali ve kaymakamların da ortalıkta görünmediğini savundu.
Hükümeti, bölücülere yardım ve yataklık yapmakla suçlayan Bahçeli, “Abartısız ifade etmek isterim ki, sözde Kuzey Kürdistan adım adım olgunlaştırılmakta, gün be gün çatısı örülmektedir. Tarihte, Türk milletinin kurduğu hiçbir devlette bu şekilde bir ahlaksızlık, mahkumiyet ve pısırıklık yaşanmamıştır. Ecdadımız zalimlere kul köle olmamış; batıla, canilere, hainlere ve saldırganlara ön iliklememiştir. Türk milletinin esarete direnişi bu nedenle tarihe mal olmuştur. Türk milletinin işgale tokadı bu sebeple şanlı ve ağır olmuştur” dedi.
Bahçeli, hükümetin de terör örgütü faaliyetlerini devam ettirirken firar edip ortalıktan kaybolduğunu savundu. Bahçeli hükümet ve terör örgütüyle ilgili sözlerini şöyle sürdürdü: “PKK terör örgütü kontrol ve zıvanadan çıkmış gibidir; ama hükümet toz ve buz olmuştur. PKK terör örgütü Türkiye'yi bölmek, vatanı parçalamak için avaz avaz bağırmaktadır; ama hükümet kaçak, korkak ve kayıplardadır. Türk milletini PKK'nın şımarıklığına muhatap etmeye kimin ne hakkı vardır? Türkiye'ye dağdan ayar vermek, yön ve yol çizmek, kafasına silah dayamak kimin haddinedir? PKK hükümete ortak olmuş, devlet idaresini eline geçirmiştir de, bundan bizim ve Etimesgutlu kardeşlerimin mi bilgisi olmamıştır? Bu cüretlerinin, cesaretlerinin ve diklenmelerinin kaynağı nedir?”
"TÜRKİYE AKIL AHLAK, HUKUK VE ADALET DIŞI YÖNETİLİYOR"
Türkiye'nin akıl, ahlak, hukuk ve adalet dışı yönetildiğini söyleyen Bahçeli, “Tencere tava çalanların peşine jurnalci takanlar, Türkiye'de herkesin birbirine kuşkuyla bakmasını temellendirenler ellerinde silahla gezen haramzadeleri nasıl hoş görmektedir? Tencerenin gürültüsünden rahatsızlık duyanlar, hainlerin seslerini kuş sesi, bahar esintisi mi zannetmektedir? Hanımefendilerin sokaklarda nasıl gezeceği ile ilgili terbiye ve adap dersi veren bedevi kılıklılar ve onların akıl hocaları Türkiye'yi nereye sürüklemektedir?” dedi.
Dağlardan silinen “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünün yerine terörist başı isminin, terör örgütü mesajlarının yazılmasına kimseden itiraz gelmediğinden dolayı duyduğu rahatsızlığı dile getirdi.
Terör örgütü PKK'nın hiçbir pişmanlık belirtisi göstermediğini, şuan güçlenme ve sayılarını artırma çabasında olduğunu, Doğu ve Güneydoğu'da yasa dışı faaliyetlerine devam ettiğini kaydeden MHP Lideri Bahçeli, sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Anlaşılmaktadır ki, şu an işbaşında olan siyasi zihniyet, İmralı canisine özgürlüğünü vaat etmiştir. PKK'ya af konusunda söz vermiştir. Özerklik çağrılarına sıcaklık ve yakınlık göstermiştir. Kimlik ve statü taleplerini anayasa yoluyla karşılamak, PKK'yı memnun etmek için de sözde demokratikleşme paketlerini kullanma hususunda olumlu bir tutum takınmıştır. Ve hepsinin yanında Türkiye'nin mahvına, tarihi ve milli varlığının çökmesi demek olan Kürdistan'ın inşasına tamam demiştir. Diktatörlüğe doğru hızla kayan Türkiye'miz yok oluş vadisine girmiştir.
Bahçeli, Türkiye'nin dış politikası kadavraya dönmüş bir hükümet tarafından yönetildiğini savundu. Dış politikadaki yanlışların insanların ölümüne yol açtığını kaydeden Bahçeli, Ceylanpınar'da, Suriye tarafından açılan ateş sonucunda hayatını kaybeden dört vatandaşı ve Somali'nin başkenti Mogadişu'da, El Kaide terör örgütü tarafından Türk Büyükelçiliği binasına düzenlenen canlı bomba saldırısında şehit olan özel harekat polisi Sinan Yılmaz'ı örnek olarak verdi.
Hükümeti yanlış ilişkilere girmekle, meseleleri yanlış okumakla ve dış politikada körlükle suçlayan Bahçeli, “Somali'ye birkaç yıl evvel yine böyle bir Ramazan ayında gösteriş ve tantanayla gidenlerin, burada Batı planlarını uygulamak için alt yapı oluşturanların şimdi geldiği nokta inanınız bana hüsran vericidir. Türkiye, bölgesinde tek başına kalmış olup dört tarafı husumet kuşağına alınmıştır. Hükümetin dış ilişkilerde başlayıp da sonunu getirdiği ve milletimizin yararına olan hiçbir şey yoktur. Komşu coğrafyalardaki gelişmeler doğru ve milli bir perspektife göre yorumlanamamış, buna müzahir siyasetler geliştirilememiştir. Irak politikası çökmüştür. Suriye politikası paramparça olmuştur. Mısır politikası boşluğa düşmüştür. İran politikası dağılmıştır. Filistin politikası direkten dönmüştür. Lübnan ve Libya politikaları tökezlemiştir. Afrika politikası sönmüştür. Avrasya politikası çoktan soluğunu tüketmiştir. AB politikası havlu atmıştır. ABD politikası taviz ve güvensizliklerle tek taraflı olarak ilerleyiş kaydetmektedir. İsrail politikası deseniz ağır aksak da olsa bir tek o ayaktadır. Türkiye'nin dostu ve stratejik ortağı sadece ve sadece Hamas ve peşmerge yönetimi kalmıştır” dedi.
MISIR KONUSU
Bahçeli konuşmasında Mısır'daki askeri darbeye de değindi. Mısır'daki askeri darbe sonucu Mursi'nin koltuğundan indirilmesiyle Arap Baharı serüveninden yeni bir sayfa açıldığını ifade eden Bahçeli, devrik lider Hüsnü Mübarek'in başına gelenlerin tekrar edildiğini dile getirdi.
Bahçeli, “Mübarek'in Tahrir merkezli ayaklanmayla devrilmesine, arkasından gelen askeri yönetime ses etmeyenler, şimdilerde Mursi'nin tıpatıp benzer akıbetine her fırsatta karşı çıkmaktadır. Mübarek'ten sonra işbaşına gelen darbe yönetimine sessiz kalmak, zımnen de onay vermek bilhassa hükümetin bugünkü tavrıyla çelişmektedir. Bu ilkesiz ve ikircikli duruş şüphesiz Türkiye'nin kamburu olanların eseridir. ‘Benim darbecim iyi, senin ki kötü' anlayışının demokraside yeri yoktur. Başbakan Erdoğan günlerdir esip gürlemekte, havanda su dövmektedir. Bir Allah'ın kulu halen, ABD'nin Mısır'daki darbeye verdiği onay ve desteği eleştirdiğini duymamıştır. Bu siyasi anlayış ABD'ye karşı tedirgin, titiz ve çekingendir. Mısır'daki asıl faili görmezden, bilmezden gelmekte ve es geçmektedir. Şurası muhakkaktır ki, Mısır'da olanlar açık ve kesin bir darbedir. Ve hiçbir şekilde masum, hoş görülebilir tarafı olmayacaktır. Her şart ve durumda, Mısır'ın meselesi yine Mısır halkı tarafından çözülmelidir. Öncelikle bunu bilmek ve benimsemek gerekmektedir. Ne yazık ki, hükümet üyeleri Mısır'la ilgili konuştukları kadar Türkiye'nin acil ve ertelenemez sorunlarına temas etmemektedir” dedi.
Bahçeli hükümeti Kerkük yaşanan katliamlara ses çıkarmamakla suçladı. Hükümeti Türkmenlere karşı mesafeli olmakla suçlayan Bahçeli sözlerini şu şekilde sürdürdü:
“Birileri bu ülkede namaz kılarken öldürülenlere üzülürken, Kerkük'te aynı şekilde katledilen soydaşlarımızdan ne hikmetse hiç bahsetmemektedir. Çünkü hükümet Türkmenlere orantısız şekilde mesafelidir ve onların acılarına vicdanı gasp edilmiş gibi durmaktadır.