Başbakan Erdoğan, 'Esed babasını aratır hale geldi'
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Esed hakkında 'Babası bir zalim olarak tarihin kayıtlarına geçti. Evladı babasını aratır hale geldi' dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki sürecin 2.5 yılı bulduğunu belirterek, "Gelişmeler gerçekten insan hafzalasının alacağı bir çerçeve içerisinde görünmüyor. Esed denilen bu adam babasının yaptığı zulmü 3-4 'e katlamış vaziyette. Babası bir zalim olarak tarihin kayıtlarına geçti. Evladı babasını aratır hale geldi" dedi.Erdoğan, Ülke TV'de Sıradışı programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Suriye'nin her tarafında çok ciddi ölümler sözkonusu olduğunun altını çizen Erdoğan, "Humus'ta malum 40 bin insan öldürülmüştü. Şu anda 100 bini aşmış durumda. 100 bini bu sabahki olay bize unutturur gibi oldu. Onların resimlerini kayıtlarını görmemiştik. Dün o çocukların halini gördüğümüzde biz evimizde nasıl perişan olduysak, zerre kadar vicdani olanların da herhalde bu tablodan bir şeyler çıkarması lazım. Bu yavruları cansız bedenlerini gördüğümüz zaman gözyaşlarınızı dindirebilmek mümkün değil. BM çeşitli uyarılardan sonra İngiltere'nin başvurusu ile toplandı. Herhangi bir açıklama ciddi manada yok. Aynı şey Mısır için de oldu. Sağdan soldan sıkıştırarak BM Güvenlik Konseyinin toplanması sağlanabildi. Mısır'la ilgili bir kınama dahi çıkmadı. BM Güvenlik Konseyi kesinlikle bir reforma tabii. İşe nereden başlamak gerekir dersek, BM Güvenlik Konseyi'nin adil bir çizgiye getirilmesi gerekir. Reforme edilmesine yönelik başlattığım bir kampanya var. Bunu defaetle dile getiriyorum" şeklinde konuştu.
Bir çok ülkenin liderini aradığını belirten Erdoğan, "BM'nin görevi dünya barışına katkı değil mi? Aslolan bu değil mi? Bunun için kurulmadı mı savaşlara son diyen kuruluş bunun için öncü olmayacak mı? Hem böyle söylüyorsunuz hem adım atmıyorsunuz. Dün sabahtan itibaren bir çok ülkenin liderini aradım aramaya devam ediyorum. Dışişleri bakanını Avrupa'ya gönderdim. Konuştuğumuz liderlerden bize hayır diyen yok. Düşüncelerimize katılıyorlar. BM'nin 196 üyesi var. Bu üyelerin kahir ekseriyetinin bir direniş ortaya koyması lazım. Hatta daha da ileri gidilebilir diğer ülkeler çekilebiliriz diyebilir. Bu Güvenlik Konseyini reforme edebilir. AB kurulduğu zaman demir çelik işbirliği diye kuruldu. AET oldu. Avrupa Topluluğu, Avrupa Birliği oldu. Burada ortaya çok farklı çıkış konulabilir. Siz dünya barışına katkıda bulunamıyorsunuz. Afrika'da fakirlik almış başını gidiyor. Her yerde felaket. Hiç bir yerde bunları görmek mümkün değil. Sudan'ı ikiye böldüler. Hala Sudan'a yaptırım uyguluyorlar. Aynı şeyi Filistin'de yapmadılar. Hadi gelin Filistin'de de bu adımı atın. İsrail ile Filistin arasında adil bir tavır ortaya koyun" dedi.
Erdoğan, İran'a uygulanan ambargo konusunda İran'ın yanında olduklarını kaydederek, "İran bizi anlamadı hala da anlamıyor. Humus katliamında rahmetli Humeyni aylarca Hafız Esad'a randevu vermedi. Sebebi katliamdı. Şu andaki bakış aynı bakış değil. Benim için Şii Sünni yok. İslam var demişimdir iranlı dostlarıma. Bizi bağlayan en kavi şey inancımız. İslam. Şu anda Suriye'de 100 bin insanı öldüren kim. Sorduğun zaman o da müslüman" diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Irak ziyaretini de eleştirerek, "Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ana muhalefet partisinin genel başkanı. Ülkeler arası diyalog kimle olur iktidar partileri arasında olur. İş yapmayacaksan başkalarıyla da bir araya gelirsin. Kılıçdaroğlu'nun daveti turistik bir seyahattir" dedi.
Erdoğan, demokratikleşme paketiyle ilgili ise "Paketi hazırlayan arkadaşlarla önümüzdeki hafta bir araya gelip konuşacağız, neleri ilave edip neleri çıkartabiliriz konuşacağız. Bir iki hafta içerisinde bu açıklamayı yaparız. Anayasayı ilgilendiren maddeler de var yasal değişikliklerle ilgili maddeler de var" dedi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Suriye'deki sürecin 2.5 yılı bulduğunu belirterek, "Gelişmeler gerçekten insan havsalasının alacağı bir çerçeve içerisinde görünmüyor. Esed denilen bu adam babasının yaptığı zulmü 3-4 'e katlamış vaziyette. Babası bir zalim olarak tarihin kayıtlarına geçti. Evladı babasını aratır hale geldi" dedi.
Erdoğan, Ülke TV'de Sıradışı programında gündeme ilişkin açıklamalarda bulunuyor. Suriye'nin her tarafında çok ciddi ölümler sözkonusu olduğunun altını çizen Erdoğan, "Humus'ta malum 40 bin insan öldürülmüştü. Şu anda 100 bini aşmış durumda. 100 bini bu sabahki olay bize unutturur gibi oldu. Onların resimlerini kayıtlarını görmemiştik. Dün o çocukların halini gördüğümüzde biz evimizde nasıl perişan olduysak, zerre kadar vicdani olanların da herhalde bu tablodan bir şeyler çıkarması lazım. Bu yavruları cansız bedenlerini gördüğümüz zaman gözyaşlarınızı dindirebilmek mümkün değil. BM çeşitli uyarılardan sonra İngiltere'nin başvurusu ile toplandı. Herhangi bir açıklama ciddi manada yok. Aynı şey Mısır için de oldu. Sağdan soldan sıkıştırarak BM Güvenlik Konseyinin toplanması sağlanabildi. Mısır'la ilgili bir kınama dahi çıkmadı. BM Güvenlik Konseyi kesinlikle bir reforma tabii. İşe nereden başlamak gerekir dersek, BM Güvenlik Konseyi'nin adil bir çizgiye getirilmesi gerekir. Reforme edilmesine yönelik başlattığım bir kampanya var. Bunu defaetle dile getiriyorum" şeklinde konuştu.
Bir çok ülkenin liderini aradığını belirten Erdoğan, "BM'nin görevi dünya barışına katkı değil mi? Aslolan bu değil mi? Bunun için kurulmadı mı savaşlara son diyen kuruluş bunun için öncü olmayacak mı? Hem böyle söylüyorsunuz hem adım atmıyorsunuz. Dün sabahtan itibaren bir çok ülkenin liderini aradım aramaya devam ediyorum. Dışişleri bakanını Avrupa'ya gönderdim. Konuştuğumuz liderlerden bize hayır diyen yok. Düşüncelerimize katılıyorlar. BM'nin 196 üyesi var. Bu üyelerin kahir ekseriyetinin bir direniş ortaya koyması lazım. Hatta daha da ileri gidilebilir diğer ülkeler çekilebiliriz diyebilir. Bu Güvenlik Konseyini reforme edebilir. AB kurulduğu zaman demir çelik işbirliği diye kuruldu. AET oldu. Avrupa Topluluğu, Avrupa Birliği oldu. Burada ortaya çok farklı çıkış konulabilir. Siz dünya barışına katkıda bulunamıyorsunuz. Afrika'da fakirlik almış başını gidiyor. Her yerde felaket. Hiç bir yerde bunları görmek mümkün değil. Sudan'ı ikiye böldüler. Hala Sudan'a yaptırım uyguluyorlar. Aynı şeyi Filistin'de yapmadılar. Hadi gelin Filistin'de de bu adımı atın. İsrail ile Filistin arasında adil bir tavır ortaya koyun" dedi.
Erdoğan, "İslam dünyasının içine nifak sokulmuş durumda. Sünni ve Şii kendini koruma refleksi içine girmiş. Sünni ülkeler de kendi içinde sorunlar yaşıyor. Son Gezi olaylarında yaşadıklarımız da ortadadır" dedi.
Erdoğan, İran'a uygulanan ambargo konusunda İran'ın yanında olduklarını kaydederek, "İran bizi anlamadı hala da anlamıyor. Humus katliamında rahmetli Humeyni aylarca Hafız Esad'a randevu vermedi. Sebebi katliamdı. Şu andaki bakış aynı bakış değil. Benim için Şii Sünni yok. İslam var demişimdir İranlı dostlarıma. Bizi bağlayan en kavi şey inancımız. İslam. İslam içinde bölünmeyi yaşamak insanı kahrediyor. Şu anda Suriye'de 100 bin insanı öldüren kim. Sorduğun zaman o da müslüman. O liderlerin arkasında İslam alimleri var. O destekle Sünniler vuruluyor. Sünniler de o reflekse Şiileri vuruyor" diye konuştu.
Erdoğan, Kılıçdaroğlu'nun Irak ziyaretini de eleştirerek, "Kılıçdaroğlu, Türkiye'de ana muhalefet partisinin genel başkanı. Ülkeler arası diyalog kimle olur iktidar partileri arasında olur. İş yapmayacaksan başkalarıyla da bir araya gelirsin. Kılıçdaroğlu'nun Irak'ta temaslarda bulunmasını manidar bulmamak mümkün mü? Kılıçdaroğlu'nun daveti turistik bir seyahattir. Ülkeler arasında bir bağlantı kurmasına imkan yok" diye konuştu.
Erdoğan şunları söyledi: "Suriye konusunda bize kimse 'size ne diyemez, 900 kilometre sınırımız var ve iki ülke halkı arasında kan bağı var. Mısır konusunda da bizim ticari ilişkilerimiz var. Kredilerimiz Mısır halkı için kullanılacak. Darbe hükümetine 16 milyar dolar verenler daha önce neredeydiler. Otokratik rejimleri savunmak için bu yardımlar yapıldı. Mısır'daki yolsuzlukların ortaya çıkmasını önlemek için bu darbecilere paralar aktarıldı. Bu ülkelerde eserlerimiz görülür. Camiler, kervansaraylar, bunların birçoğunu da yıktılar. Hiç izi olmayanlara buyurun gelin diyorsunuz. Biz yardım elini uzatınca size ne diyorlar. Bizim şu anda gücümüzü hazmedemeyenler Gezi olaylarında olduğu gibi oyunların içine giriyorlar. Türkiye 10 yıl içinde bire üç büyüdü. Ekonomik olaylarla ortaya çıkmadılar. Şimdi de değişik sloganlar üretmeye başladılar. Vatandaş bu oyunu gördü ve çabuk çözdü".
DEMOKRATİKLEŞME PAKETİ ÇALIŞMALARI
Erdoğan, demokratikleşme paketiyle ilgili ise "Paketi hazırlayan arkadaşlarla önümüzdeki hafta bir araya gelip konuşacağız, neleri ilave edip neleri çıkartabiliriz konuşacağız. Bir iki hafta içerisinde bu açıklamayı yaparız. Anayasayı ilgilendiren maddeler de var yasal değişikliklerle ilgili maddeler de var. Bugün partiler arasında uzlaşılan maddeler ne kadarsa bunlar öncelikle Meclis'te kabul edilebilir. Diğer maddelerle ilgili de yeni bir çalışma başlatılabilir. Yeni anayasa konusunda masadan kaçan taraf biz olmayacağız. Ancak Meclis Başkanımızın tavrı nihai tavrı belirler. Meclis Başkanı çalışmayı noktalıyorum derse mesele biter. Arkadaşlarımız çalışmaları eksiksiz götürüyorlar. Çalışmayı yürütenlerin tutanaklarında Süheyl Batum'un açıklamalarında, "CHP'nin görüşünü net söylüyorum. Bunu CHP Genel Başkan dahi belirleyemez. Burada hepimizin görüşleri arasında anlaşmazlık varsa bunu asla gündeme getiremezsiniz" diyor. CHP heyetinde sadece CHP yok, 3 kişi varsa hepsi ayrı bir parti. Komisyonda, muhalif partiler 9 milletvekili ile temsil edilirken yüzde 50 oy alan partimiz 3 milletvekili ile temsil ediliyor. Biz derdimiz bağcıyı dövmek değil üzüm yemek.Yeni anayasa çıkmış olsa bu ülke bir darbe anayası ile değil sivil iradenin yaptığı bir anayasa ile yönetiliyor diyebileceğiz" dedi.
ÇÖZÜM SÜRECİ
Erdoğan çözüm süreciyle ilgili şunları söyledi: "Çözüm sürecine ilişkin bir süreç devam ediyor. Türkiye'de 10 yıl öncesi ile bugün arasında tüm etnik grupların düşünce gruplarının kazandıkları ile bugünkü konumu arasında bir kıyaslama yapmak lazım. Burada alınan mesafeler ortada. Cezaevlerinde gazeteciler yazarlar var deniyor. Bunlar bir elin parmak sayısını geçmez. Bunların gazetecilikle yazarlıkla alakası yok. Bunların bölücü terör örgütü ile ilişkileri var. Bunlar suç teşkil eden konulardan dolayı içerideler. Çözüm sürecinde bir konuya dikkat gösterdik. Akil insanlar derken toplumun tümünü temsil edenler diye bir düşüncemiz olmadı. Ama ülkenin tüm kesimlerini temsil edecek kişiler bulunsun diye düşündük. 63 kişi ile sınırlayabildik. Arkadaşlar yoğun bir çalışma yaptılar. Onlar tüm hakaretlere rağmen çalışmalarını yaptılar. Biz toplumun beklentilerini alalım bizim eksiklerimiz neler diye bakarak bu demokratikleşme paketini hazırlıyoruz. Oralardan aldığımız şikayetler ve bize gelen bilgilerden istifade ile bunları yasal zemine nasıl taşırız noktasında çalışmalarını yaptılar".