Davutoğlu, bugün Başbakan Erdoğan'ın Suriye konusunda bir basın toplantısı yapacağını da söyledi.G-20 zirvesinin ikinci gününde gazetecilere açıklamalarda bulunan Davutoğlu, "Şu anda bu hafta içinde deklare edilen rakamlarla Suriyeli mülteci sayısı 2 milyonu geçti. İçeride, yeriden edilmişlerin sayısı ise 5 milyon. Bunların her biri doğrudan yardıma ihtiyaç hisseden, yiyecek ekmeği, ilacı olmayan, çoğu kadınlardan, çocuklardan, yaşlılardan oluşan gruplar. Akın akın komşu ülkelere sığınıyorlar. Korkumuz şu ki, kimyasal silah saldırısı sonrasında bu daha da artabiilir, çünkü 2011 yılında toplam mülteci sayısı Türkiye'de 7,500-10,000 civarındaydı. Çünkü sadece hafif silahlar kullanılmıştı. 2012'de top ve tank kullanılmaya başlanınca bu sayı 50 bine çıktı. Hava bombardımanı başlayınca, 2013'de bu sayı 500,000'e çıktı. Çok daha büyük ölçekli bir kimyasal silah saldırısı, bu sayıyı milyonlar düzeyine çıkarır. Bütün ülkeler için bu büyük bir alarm verici" dedi.

"SAYIN BAŞBAKAN BUGÜN SURİYE KONUSUNDA BİR AÇIKLAMA YAPACAK"

Zirve temaslarında Suriye'ye yönelik olası bir askeri müdahalenin konuşulup konuşulmadığı sorulan Davutoğlu, "Bugün Sayın Başbakanımız bu çerçevede bir basın toplantısı yapacaklar. Kimyasal silah saldırısı büyük bir insanlık suçudur. Bu saldırı söz konusu olmuşsa, BM sistemi içinde mutlaka bu saldırıyı yapanlara, tekrar etmemesi için en caydırıcı tedbirlerin alınması normaldir. Bunlar yapılmazsa uluslararası barış korunamaz. Bütün bunlar detaylı olarak konuşuldu" cevabını verdi.

"LİDERLER DAHA FAZLA YARDIM KARARI ALDI"

G-20 zirvesine katılan liderlerin Suriye'deki mültecilere daha fazla yardım yapma kararı aldığını belirten Davutoğlu, Türkiye'deki 500 bin Suriyeli mülteci için harcanan rakamın 2 milyar dolara çıktığını söyledi.

G-20'de Suriye'ye komşu ülkeler adına da konuştuğunu ifade eden Bakan Davutoğlu, "Çünkü G-20 içinde tek komşu ülke Türkiye. Zaten Cenevre'de, diğer komşu ülkeleri temsilen konuşma kararı almıştık. Türkiye, 2 milyar doları aşan yardımlar yaptı. Bunun sadece yüzde 10'u uluslararası ve ikili çerçevede gelen yardımlar. Bu Türkiye'nin tarihi ve insani bir görevidir. Bu konuda aziz milletimizin çok ciddi cömert yardımları söz konusu, devletimizin imkanlarını seferber etmesi söz konusu ama Suriye krizi bütün insanların krizidir. Onun için bugün böyle bir inisiyatif başlatılması önemli. Doğrudan yardımların artırılması ve alanda daha fazla katkıda bulunulması konusunda karar alındı. Katılan bütün ülkeler, şu ana kadar yaptıkları yardımların ötesinde yardım yapma kararı aldılar. Nihai olarak insani trajediye yol açan hususların tümü siyasi ve askeri nitelikli sorunlar. Yani baskı olmamış olsaydı bu insanlar oralardan ayrılmayacaklardı" diye konuştu.

"ZİRVENİN EKONOMİ DIŞINDAKİ EN YOĞUN GÜNDEMİ SURİYE"

Davutoğlu konuşmasının devamında şunları söyledi:

"G-20 zirvesi çerçevesinde ekonomik konular dışında, tabii yoğun bir şekilde gündemi Suriye oluşturuyor. Gerek liderlerin katıldığı akşam yemeğinde gerekse ikili görüşmelerde, kimyasal silah saldırısı sonrasında Suriye'deki durum kapsamlı bir şekilde ele alındı.

Dün Sayın Başbakanımız da, Fransa Cumhurbaşkanı Sayın Hollande ile bir görüşme gerçekleştirdi. Bugün de Ban ki-moon'la ve Alman Başbakanı ile bir görüşme gerçekleştirecek. Sayın Başbakanımız dün Sayın Obama ile kısa bir görüşme yaptı. Bugün muhtemelen devamı olacak bir görüşme. Ayrıca bugün dışişleri bakanları yemeğinde, dışişleri bakanları ile birlikte olacağız. Dün de Alman ve Fransa dışişleri bakanları ile yine Suriye ağırlıklı görüşmeler yaptık."

GÖRÜŞME TRAFİĞİ DEVAM EDECEK

"Bugün de bu görüşmeleri sürdüreceğiz. Bu siyasi görüşmeler dışında İngiliz Başbakanı Sayın Cameron çok anlamlı bir inisiyatif başlattı ve dün G-20 zirvesine, Suriye'deki insani durumu konu edinen bir toplantı gerçekleştirilmesi teklifinde bulundu. Az önce bu toplantıyı gerçekleştirdik. Bu toplantının zamanlaması önemli. İki sebeple önemli: Bildiğiniz gibi üç gün önce Cenevre'de Suriye'ye komşu ülkeler BM Mülteciler Yüksek Komiseri Sayın Guterres'in başkanlığında bir araya geldik ve özellikle mülteciler konusunda gelinen son, gerçekten insani açıdan trajik durumu ele aldık."