Başbakan Erdoğan, 'Ben istemiyorum, olmayacak tavrı faşizandır'
Başbakan Erdoğan, ODTÜ'de çıkan olaylara ilişkin konuştu.
Erdoğan, demokrasinin en başta birbirine saygı, birbirine hoşgörü ve bir arada yaşama kültürü olduğunu belirterek, "Ben yaptım oldu' tavrı ne kadar yanlışsa 'Ben istemiyorum, olmayacak' tavrı da o kadar yanlış ve faşizandır" dedi.Next Level AVM'nin açılış töreni Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın katılımıyla gerçekleştirildi. Erdoğan, yaptığı konuşmada, İstanbul'daki benzeri yatırımların açılışında daha önce de bir hatırlatmada bulunduğunu belirterek, "Bu bir isimlendirme hatırlatmasıdır. Bu konuda hassasiyetimi ifade etmek istiyorum. Bu tür eserlere yabancı dillerde isimler yerine Türkçe isimler vermemiz böylece bilhassa yeni nesillere dilimizin tanıtmış ve onları bu yönde özendirmiş olacağımıza inanıyorum" dedi.
13 Ekim'de Ankara'nın Başkent oluşunun 90. yıldönümünün kutlandığını belirten Erdoğan, 90 yıl önce Anadolu'nun ve bozkırın ortasında küçük bir kasaba görümünde nüfusu sadece 40 bin olan bir Ankara'nın olduğunu ifade etti. Erdoğan, 90 yılda Türkiye büyürken başkent Ankara'nın da büyüdüğünü ve nüfusun 5 milyona yaklaştığını dile getirdi. 40 bin olan nüfusun 125 kat artışta, 5 milyon seviyesine ulaştığına dikkati çeken Erdoğan, "Geçmişte sadece Ulus, Ankara Kalesi, Hacı Bayram Camii ve çevresinden ibaret olan Ankara bugün Gölbaşı'ndan tutun Çubuk'a, Elmadağ'dan Yenikent'e kadar yayılan dünya ölçeğinde yeni bir şehre dönüştü. Türkiye yeni bir devlet olarak dünya sahnesinde yer alırken Ankara da yeni bir başkent olarak dünyada duyuldu ve dünya siyasetinin merkezinde yer almaya başladı" diye konuştu.
Gerek başkent Ankara gerek diğer 80 vilayetin 90 yıllık süreçte planlı büyüyemediğini vurgulayan Erdoğan, "Talihsizliğimiz burada. Bir strateji dahilinde genişleyemediler. Şehirlerimiz için planlar yapılırken, 50 yıllık 100 yıllık hatta 200 yıllık planlamalar yapılması gerekirken maalesef 5-10 yıllık planlamalar yapıldı. Belki de bu dahi düşünülmedi. Birçok şehrimizde anlık çözümler üretildi. Sonrası hiç düşünülmeden, o anlık müdahalelerin orta ve uzun vadedeki etkisi düşünülmeden çok büyük kıyımlar yapıldı, tarihi eserler yok edildi. Onlarca, yüzlerce cami, kervansaray, han, kale ve surlar tahrip edildi. Su yatakları kapatıldı, derelerin, nehirlerin yerleri değiştirildi. Mimari bir estetik kaygısıyla şehri büyütmek unutuldu. Geçici çözümlerle, çirkin ve plansız yapılaşmayla şehirlerimiz adeta katledildi. Baştan uzun vadeli planlar yapılmadığı, uzun vadeli stratejiler üretilmediği için şehirler noktasında bir büyüme ve gelişme istikameti çizilmediği için ortaya çıkan sorunlara çözümler üretmek de zorlaşıyor" ifadelerini kullandı.
"ANKARA PLANSIZ BİR ŞEHİRLEŞMEYE MARUZ KALDI"
Başbakan Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Bir hayalimi açıkça sizlerle paylaşmak istiyorum. Gönül isterdi ki TBMM'nin penceresinden Kızılay'a doğru baktığımızda Ulus'u, Eski Meclis Binası'nı, Ankara Kalesi'ni görelim. Arada da sadece yeşil alanlara, yayaların rahatça dolaşabildiği geniş bulvarlara sahip olalım. Ankara'nın başkent oluşundan sonraki yıllara da baktığınızda aslında planlamanın böyle yapıldığını görürsünüz. Burada öyle bir bakış, anlayış ve zihniyet devreye girdi ki Ankara plansız bir şehirleşmeye maruz kaldı. Şehrin en merkezi yerlerine konutlar, iş merkezleri yapılmış, çok yoğun bir yapılaşma yaşanmış, Ankara'nın çevresi ciddi şekilde yara almıştır. Şu aşamadan itibaren de oradan o yoğunluğu atmak, o yapılaşmayı sökmek artık kısa ve orta vadede zaten mümkün değil, imkansız hale geldi. Öyle tahribatlar, öyle yıkımlar vardır ki birkaç saniye sürer veya birkaç yıl sürer. Allah göstermesin tabii depremler falan herhalde beklemeyiz. Ancak, böyle bir şey olduğu zaman yerle yeksan olur, o zaman yeni bir yapılaşmayı burada başlatabiliriz. İşte o tahribatı, o yıkımı telafi edebilmek onyılları yüzyılları alabilir. Burada da belki bunlar bir hayal olarak kalabilir. Bu adımları atmanın en önemli kararı olan kentsel dönüşüm ve değişimi vurgulamak istiyorum. Burada Çevre ve Şehircilik Bakanlığımız, belediyeler kararlı bir yürüyüşün adımlarını atmak durumundadır. Şu anda büyükşehirlerimizle tarihin tortusu olan böyle büyük bir sorunu yaşıyoruz."
"ŞEHİRLERİMİZİ YAŞANABİLİR HALE GETİRMENİN MÜCADELESİNİ VERİYORUZ"
Nüfus ve refah seviyesi artarken özellikle trafikteki araç sayısının ciddi bir şekilde arttığını söyleyen Erdoğan, "Şehirlerimizi yaşanabilir hale getirmenin yeni ve yaşanabilir şehirler inşa etmenin mücadelesini veriyoruz. Trafik sıkıştığında, 5 dakika trafikte beklenildiğinde haklı ol herkes rahatsız oluyor ama bazıları hem trafikte hem de yeni yol inşa edilirken de rahatsız oluyor. Elektrik 5 dakikalığına, yarım saat kesildiğinde rahatsız olanlar aynı anda baraj ve nükleer santral yapılmasına da tepki verebiliyor. Hem kendi aracında tek başına seyahat edip hem trafiğin sıkışmasından şikayet edenler olabiliyor. Altındaki arabasıyla çevreye verdiği rahatsızlığı hesap etmeyenler akmayan bir trafiğin çevreye, insana, ekonomiye verdiği zararı dikkate almayanlar bakıyorsunuz yol yapılırken çevreciliği akıl edebiliyor. Gecekondularda insanlık dışı şartlarda yaşanmasını eleştirenler, aynı anda kentsel dönüşümü eleştirebiliyor. Kendisi için özgürlük isteyenler kendileri dışındaki çok daha büyük bir kitlenin özgürlük taleplerine karşı çıkabiliyor. Kendisi için demokrasi isteyenler çoğunluğun iradesini hiçe sayabiliyorlar" şeklinde konuştu.
"BEN İSTEMİYORUM, YAPMAYACAKSIN' DEMEK FAŞİZAN BİR TAVIRDIR"
Demokrasinin en başta birbirine saygı, birbirine hoşgörü ve bir arada yaşama kültürü olduğunu anlatan Erdoğan, "Ben istemiyorum yapmayacaksın' demek demokratik bir tavır, özgürlükçü bir tavır, başkalarının haklarına saygılı bir tavır değil, baskıcı, otoriter, bencil ve faşizan bir tavırdır. 'Ben yaptım oldu' tavrı ne kadar yanlışsa 'Ben istemiyorum, olmayacak' tavrı da o kadar yanlış ve faşizandır. Nasıl ki bu Cumhuriyet belli bir zümrenin değil, 76 milyonun cumhuriyeti ise bu şehir de belli bir zümrenin, mahallenin, ilçenin değil bu şehirde yaşanan 5 milyonun şehridir. Biz yol yaparken, 3-5 kişiye Ankara'da yaşayan 5 milyon kişiye yapıyoruz. Her yıl Ankara'ya 80 vilayetten gelen vatandaşımız ve dünyadan gelen ziyaretçiler için yolları yapıyoruz. Ankara'nın sadece bugününe değil, geleceğine de yol yapıyoruz. Havalimanından şehre gelirken 10 yıl önce nasıl bir havaalanı vardı, şimdi nasıl bir havaalanı var. Oradan buraya gelirken nasıl bir yol vardı, bugün nasıl bir Turgut Özal Bulvarı var. Yolun sağı-solu nasıl gecekondularla doluydu, bugün nasıl bir kentsel dönüşüm ve değişimle, peyzajıyla her şeyiyle çok daha farklı bir başkente girişin simgesi haline geldi" ifadelerini kullandı.
"AZINLIKTA KALAN DA ÇOĞUNLUĞA SAYGISIZLIK YAPMAYI' BİR KENARA BIRAKMALIDIR"
"Yeşil konusunda bizimle hiç kimse rekabet edemez" diyen Erdoğan, "Ankara'da 19 yıl önce kişi başına düşen yeşil miktarı sadece 2 metrekareydi. Şu anda Ankara'da kişi başına düşen yeşil miktarı 19 metrekaredir. Nüfus iki kat artmasaydı bu rakam 38 metrekare olacaktı. Bizi yeşille çevreye, tabiata adeta hasım gibi göstermek çok büyük adaletsizlik olur. Yapılan eleştirilerin, eylemlerin ardında çevre duyarlılığı yok. Farklı başka niyetlerin olduğunu biz de görüyoruz. Milletimiz de çok iyi görüyor. 5 ay sonra sandık kurulacak Ankara ve Türkiye sandık başına gidecek. Kimin ne meselesi varsa, 5 ay sonra sandık kurulduğunda o meseleyi orada halleder. Sandıktan ne çıkarsa öperiz başımıza koyarız. Demokrasinin güzelliği de zaten burada değil mi? Elbette sandıktan çıkan çoğunluk, azınlığa her şeyi dayatma hakkına sahip değil ama bundan sonra da önemlisi 'Azınlıkta kalan da çoğunluğa saygısızlık yapmayı bir kenara bırakmalıdır'. Demek ki millet bana muhalefet görev verdi, ben muhalefette kalmalıyım, iktidara da 'gel bizi yönet' dedi. O zaman ona da saygı duymalıyız. Milli irade karşısında herkes boynunu eğmek, millete ve milletin takdirine saygı duymak durumundadır. Biz samimi her eleştiriyi, her ikazı dikkate alırız. Her öneriyi, tavsiyeyi dinleriz. Bize oy versin ya da vermesin söyleyecek sözü olan herkese kulak veririz. Talebini, isteğini, rahatsızlığını önemseriz. Demokrasilerde bunun bir yolu ve yöntemi, dili ve üslubu var. Herkesten bu demokratik kültürü özellikle sergilemesini, kendi taleplerine gösterilmesini bekledikleri saygıyı başkalarının taleplerine de göstermesini bekliyoruz" şeklinde konuştu.
Türkiye'yi büyütürken başkent Ankara'yı büyütmeye, bilimde, sanayide, ticarette, ulaşımda, çevre ve şehircilikte dünya kentlerine örnek haline getirme mücadelesini devam ettireceklerini bildiren Erdoğan, şunları kaydetti:
"Etlik'te temellerini attığımız şehir hastanelerimizle Ankara'yı tüm vasıflara ek olarak bir sağlık şehri, şifa şehri, adeta şifa başkenti haline getirmeyi de sürdüreceğiz. Milletimizden aldığımız yetkiyle Türkiye'ye Ankaralılardan aldığımız yetkiyle Ankara'ya hizmet üretmeye devam edeceğiz. Bizimle birlikte bu mücadele ve bu mücadeleye omuz veren özel sektörümüzü kutluyorum. Ankara'nın ticaretine, bilimine, sosyal yaşamına katkı sağlayan herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz bu büyük yatırımın Ankara'mıza hayırlı olmasını diliyor. Pasifik İnşaatı kutluyor, emeği geçen herkese teşekkür ediyorum. TOKİ ve yönetimine teşekkür ediyorum."
Açılışta kurdeleyi kesen Başbakan Erdoğan, AVM'nin isminin Türkçe olarak değiştirilmesini istedi.