Saddam işgalcilere karşı mücadelesini "savaşların anası" olarak tanımlamıştı, kaybetti ve kendi köyünün yakınında saklandığı çukurda yakalandı, bir bayram sabahı yağlı urganla, üzerinde paltosu ile asıldı, "senaryo" öyle yazılmıştı.
Devamında, BOP devreye girdi, demokrasi havarilerinin orta doğu yağması başladı. Müslüman Kardeşler, aradan ekmek çıkartmaya çalıştı, Mısır'da yakaladıkları fırsatı , "erken deşifre" oldukları için kaybettiler, Mursi emekliliğini hapiste geçiriyor, Mübarek, manevra kabiliyeti yüksek olduğu için son demlerini kurtarmış durumda.
Kaddafi, Elize sarayının bahçesinde çadır kurduğu günlerin hatırına güvendi, yanıldı, daha beter bir çukurun ( kanalizasyon) içinde linç edildi.
Orta doğu' enerji kaynaklarının uzun yıllar patronluğunu yapmış iki otokrat'ın tasfiyesi, işgalcilerin yönetiminde, orta doğu jargonuna göre yapıldı, muhtemelen emsal olması istendi....
Suriye operasyonu, Rusya ve İran'ın " biz de varız " demesiyle, akamete uğradı, Esad, cerrahi becerisini kullanarak, bütün olumsuz faktörleri lehine çevirdi ve çatışmasızlık müzakerelerinde yer tutma başarısı gösterdi.
Son sahne, Fenikelilerden bu yana deniz ticaretinin merkez üssü olan Doğu Akdeniz'de oynanacak gibi.. Enerji rezervlerinin ağırlığı ve transferinde, deniz ulaşımının önemini koruması ( dünya deniz ticaretinin %15'i dolaylarında..), Hazar, Orta doğu ve Avrupa arasındaki bağlantı noktası olması, gibi faktörler,bölgeyi çok önemli hale getiriyor..
Kıbrıs'ın mücavir ekonomik zonlarından olan , Levant havzası ve de Heredot havzalarındaki hidro karbon rezervlerinin yoğunluğu, Türkiyeyi de denklemin içine çekiyor..
Doğu Akdeniz bölgesindeki hidro carbon rezervlerinin cazibesi, yeni uluslararası hukuk sorunlarını da gündeme getirmiş bulunuyor..
Münhasır ekonomik bölge ve kıta sahanlığı sorunları bu paylaşımda önemli rol oynayacaktır..
Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesine taraf olmayan Türkiye, hukuki pozisyonunu, genel hukuk ilkeleri , örf ve adet hukuku ve yargısal içtihatlara göre konumlandırmak zorunda olup, önemli bir hukuk mücadelesi gerekecektir...
AB' üyeliğini " yes be annem" sahtekarlığı ile ve Türk tarafını kandırarak kazanmış olan, Rum tarafı, elini her gün yükseltmekte ve ada çevresindeki rezervleri olup bitti ile gargaraya getirip, tek başına , uluslararası karteller ile birlikte yutmak hülyasında yüzmektedir....
Rum tarafı , münhasır ekonomik bölge ilan ettiği parsellerde sondaj yapmak istemesinin , Türkiye tarafından engellenmesi üzerine, Exxon Mobil şirketini devreye sokmuş gözükmektedir.. Exxon Mobil'in eski ceo'su, şu anda ,Abd dış işleri bakanlığını işgal etmektedir.
Bu ihtilafların ortasında, Abd savaş gemilerinin bölgeye intikali, tuhaf bir zamanlamaya denk düşmektedir..
Doğu Akdenizde sular ısınırken, Tsk, Suriye karasında beka mücadelesi vermektedir..
Enerji paylaşımında, "savaşların anası " ile başlayan süreç, Doğu Akdenizi çatışma alanı haline getirmeye doğru ilerlemektedir..











Nami Karagöz