Anayasa Mahkemesi Başkanı, Anayasa Mahkemesinin kuruluş yıldönümünde yaptığı konuşmada, temel hak ve özgürlüklerin daha iyi korunmasına hizmet eden bireysel başvuru sisteminin, Türkiye açısından önemli bir kazanım olduğuna ve bireysel başvuru yolunun etkisiz gösterilmeye çalışmanın doğru olmadığına işaret etti.
Adil yargılanma konusundaki, başvurular arasında önemli yer tutan uzun tutukluluk süreleri ile ilgili alınan kararların, ilgili mahkemelerce uygulanmaması, bireysel başvuru sistemini fonksiyonsuz hale getiriyor..
Başkan, bu konudaki alınan kararların, mahkemelerin dava süreçlerine bir müdahale sayılamayacağını ileri sürdü..
Fetö kod adı ile yapılan yargılama süreçlerinde, adil yargılanma ilkesinin göz ardı edildiği şikayetleri, gündemi işgal ediyor, özellikle, bir dönem , iktidar destekçiliğinde sınır tanımayan liberal kodlu kişilerin, daha sonra Fetö terör örgütü üyesi olarak yargılanmalarında, tutukluluk süreleri hakkında, Anayasa Mahkemesi hak ihlalleri kararları veriyor.
Mahkemeler, Anayasa Mahkemesinin ilgili kararlarını, görev alanlarına ve yargılama süreçlerine müdahale kabul edip, uygulamadan sarfınazar ediyorlar, ..
İktidara danışmanlık yapan hukukçular da, Anayasa Mahkemesinin karar verirken toplum vicdanını gözetmeleri gerektiğini ve iç karışmazlık ilkesi( ne demekse..) gereği Anayasa Mahkemesinin kararlarında sadece tespit ile yetinip, mahkemelere talimat veremiyeceklerini savunuyorlar..
Bu değerli hukukçulara göre, temel hak ihlal edilmiştir, maddi gerçek budur, ama, Anayasa Mahkeme4si ,hak ihlalini sadece tesbit edebilir, ondan sonrasında, mahkeme toplum vicdanına göre yargılamayı sürdürmelidir.
Sonuç olarak, Temel Hak ve Özgürlükler konusunda, uluslararası mevzuat ve Anayasa hükümleri değil, toplum vicdanı kerteriz alınmalıdır.
İktidarı yönlendiren hukuk mantığı bu ilkeler üzerine işliyor.
Anayasa Mahkemesi Başkanı da bu tutumun ile ilgili rahatsızlığını , devletin en üst protokolünün huzurunda beyan ediyor..
Hukuk düzeninin (vicdan parantezine alınan) politik görüşlerden etkilenmesi, Hukuk Devleti ilkesini dumura uğratma tehlikesi taşır..
Anayasa Mahkemesi Başkanının bu yöndeki uyarısı, tehlikenin büyüklüğü ve güncelliği bakımından, adeta bir alarm zilidir..
Başkanının uyarısının, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin hukuk güvenliğinin olmayışını ileri sürerek, 24 Haziranda yapılması planlanan seçimlerin ertelenmesi talebi ile aynı zaman dilimine denk düşmesi, "meseleyi", daha da acil hale getirmektedir.
Cumhurbaşkanının , seçimler sonrası daha güçlü hukuk ( güçlü hukuk mu, hak gözeten hukuk mu..!!) vurgusu yapması, bugünkü durumun yetersizliğinin de bir ikrarı sayılabilir.
Cumhurbaşkanının beyanları, Anayasa Mahkemesi Başkanının itirazları ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisinin -seçimlerin ertelenmesi-tavsiyesi, eş zamanlı olarak, hukuk düzenindeki açılan yaranın büyüklüğünü ortaya koyuyor.




Nalan Çelimsiz