"İLK GÜNKÜ AŞKLA YENİDEN DİRİLİŞ" - 07/05/2018 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Çok anlamlı! buldum bu sloganı. AKP İstanbul İl Başkanlığı keşfetmiş herhalde. Dirilme kelimesi, içerisinde bir “yenidenlik” içerir zaten. Bu slogan, “daha fazla demokrasi, daha çok adalet....” gibi, kendi içerisinde büyük bir çelişki içeriyor.
Ne yazık ki; bu tür uyutma lafları Mehter ve Coşku’nun kıvamında verilişiyle ninni gibi geliyor bazılarına. Böylece yeniden, yeniden zokayı yutuyor bir kısım insan. TRT 1 de yıllardır yayınlanan “DİRİLİŞ” (Ertuğrul Gazi) dizisi ışığında, ver dizinin müziğini TIKLAYINIZ ver coşkuyu bak neler oluyor. Denemesi bedava, bu yazıyı okurken diriliş müziğini dinleyin bakın nasıl havaya giriyorsunuz? Bir de, Uğur Işılak’ın manifestosu eşliğinde Sayın RTE nin “Dombra”sını TIKLAYINIZdinleyin tatlı niyetine, bakın nasıl şeker komasına giriyorsunuz. Manifesto dediğimiz bir bildiri, Manifestoların en meşhuru “Komünist Manifesto”, neden Manifesto sözcüğünü seçtiler diye düşünmedim bile, çünkü ötekileştirdikleri ötekilere hitap etmek için entel-dantel bir şeyler ve beraberinde Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün sözleri ile harmanlanmış “NUTUKSAL” (tabi ki tırnağı olamaz) bir söylem gerekiyordu. Tamamını izleyince geçtiğimiz 16 yılın üstü örtülü bir anlatımı ve o zamanki vaatlerin, “VAATLEŞME” den “AHİTLEŞME” ye evrilme halini gözlemliyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, aşağıda benim dikkatimi çeken şu noktaları manifestonun içerisinde söyledi; “İşte buradan milletimle ahitleşiyorum: Ahdim olsun ki; Yeni dönemde Türkiye muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkacak. Türkiye küresel bir güç olarak dünya sahnesindeki yerini alacak. Bu durumda, İhracattaki yükselişimiz hızlanarak devam edecek. Enerjide dışa bağımlılığımız büyük oranda azalacak. Yüksek teknolojili ürünlerde yerlilik oranı artacak. Yerli otomobil ve savunma sanayii alanındaki projelerimiz süratle hayata geçecek. Şehirlerimiz kültür sanat üreten kimlikli şehirler haline gelecek. Bölge ve sektör bazlı teşviklerle istihdam artışı sağlayacak yeni fabrikaların önü açılacak. Ahdim olsun ki; Faizler, enflasyon ve cari açık düşecek. Türk ekonomisi dış şoklara ve finansal saldırılara daha dirençli hale gelecek. Türkiye'nin yatırım cazibesi daha da yükselecek. Kanal istanbul ve 1915 Çanakkale Köprüsü gibi büyük projeler mutlaka hayata geçecek. İstanbul'daki yeni havalimanımız bu yıl Cumhuriyet Bayramımızda hizmete girecek. Tarım ve hayvancılık teşvikleri daha etkin hale getirilerek, ülkemiz bu alanlarda hedeflerine uygun bir konuma çıkartılacak. Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak. Ahdim olsun ki; Dar gelirli vatandaşlarımızın hayat standartları mutlaka artacak. Vergi sistemi daha adil hale gelecek, dar gelirli vatandaşlar üzerindeki vergi yükü düşecek. Hantal bürokrasiden etkin bürokrasiye geçilmesiyle birlikte devlet kurumları arasındaki koordinasyon artacak, karar alma süreçleri hızlanacak. Daha icraatçı hale gelecek bakanlıklar, uzun vadeli planlamaların ve etkin politikaların aracı haline dönüşecek. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün dediği gibi, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacak. Ey Milletim... Önümüzde uzun bir yol var. Yapılacak çok işimiz var. Bizi yolumuzdan döndürmeye çalışanlar hiç bitmeyecek. Ama bizim de birliğimiz, dirliğimiz Allah'ın izniyle hep sürecek. Cumhur İttifakı; Bu birlik ve beraberlik anlayışının siyasete yansımasıdır. Yerli ve milli anlayışın Türkiye'nin bekası için seferber olmasının adıdır. Türkiye'nin yeni hükümet sistemiyle şahlanışıdır. Türkiye'nin aydınlık geleceği için tüm toplum kesimleriyle siyasi ahitleşmenin ta kendisidir. Bu yolda yapmamız gereken birliğimizden ve dirliğimizden taviz vermemektir. Biz işte bu ahdi rabiayla sembolleştirdik. TEK MİLLET TEK BAYRAK TEK VATAN TEK DEVLET Bu dört ilkenin çevresinde, yerli ve milli herkesle birleşerek, el ele vererek, güçlü ve bağımsız Türkiye mücadelesine devam edeceğiz.” (Erdoğan salondakileri ayağa kaldırarak söylediklerini tekrarlattı.) “Şimdi hep birlikte tekrar edelim; Yemin olsun yolumuzdan dönmeyiz. Yemin olsun hedeflerimizden vazgeçmeyiz. Yemin olsun kardeşliğimize halel getirmeyiz. Rabbim davamızı, birliğimizi, ahdimizi aziz; yolumuzu açık eylesin... “ DİKKAT: BU KISIMDAN AŞAĞIDAKİ İKİ ÇİZGİ ARASI, TAMAMEN ÜTOPİK ve PALAVRADIR, RÜYADIR SAKIN İNANMAYIN. --------------------------------------------------------- 2002 den beri AKP zaten Sayın Cumhurbaşkanının yukarıda saydığı yanlışlıkları düzeltme vaadiyle seçimlere girmedi mi zaten. Sayın Cumhurbaşkanı, vaatler yerine bu “AHİT, AHİTLEŞME” işine neden girdi acaba? diye düşünürken, aniden aklıma nedense “Eski Ahit ve Yeni Ahit” geldi. Eski Ahit biliyorsunuz Tevrat ve Zebur dan müteşekkil. İsa peygamber ile sonradan, devreye Yeni Ahit giriyor ve İncillerle, ahitleşme de bugüne geliniyor. Eski Ahit’de YARATILIŞ bölümünde RAB, “Seni büyük bir ulus yapacağım. Seni kutsayacak, sana ün kazandıracağım. Bereket kaynağı olacaksın. Seni kutsayanları kutsayacak, seni lanetleyeni lanetleyeceğim. Yeryüzündeki bütün halklar, Senin aracılığınla kutsanacak.” Şeklinde Avram (Hz. İbrahim) ile ahitleşiyor. İngilizcede “Ahit” demek olan “Testament” sözcüğü, AKP manifestosunda verilen sözler veya ahitleşmeler için ne kadar kullanılıyor? bilemiyorum. Şöyle bir baktım “testament” kelimesinden türemiş, en azından sıkça kullanılan, “ahitleşme karşılığı İngilizce bir fiil bulamadım. Ancak, Evanjelistler ve Siyonistler düşünülünce, İsrail, ABD, üst akıl, şirk ve mesaj gibi şeyler aklıma takılıyor. Bu kadar “komplo teorisi” yeter. Sabah ola, hayrola, Allahım, aklıma mukayyet ol, diyerek yattım. Rüyamda bunlarla uğraştım. Allahtan Peygamber efendimiz aklıma geldi de sıhhat ve afiyetle uyandım. --------------------------------------------------------- Bu kadar şifre içeren bir “Komplo Teorisi” üzerinden manifestoyu okumak, rüya tabiri işinde bile zor. Bu nedenle yukarıda yaptığım sallamaların aslı astarı yok tabi ki, aman inanayım falan demeyin. Sayın Cumhurbaşkanı ve etrafı bu kadar İNCE işlerle uğraşmaz zaten. Sabah uyanınca baktım ki Türkiye aynı Türkiye, biraz köşe yazarlarına baktım ve anladım ki; Sayın Muharrem İnce tutmuş. Sadece iki kriter üzerinden bunu söylemek mümkün. Kriterlerden bir tanesi Sayın Ahmet Hakan, güya, “Pek objektif, çok tarafsız bir Muharrem İnce analizi” adı altında “Ama.... ve Tamam.” Üzerinden gayet ince bir analiz yapmış. Aşağıdaki linkten isteyenler okuyabilir ve inceliğine karar verebilir. TIKLAYINIZ Tersten okursanız inceliği daha iyi anlarsınız. Bazıları, TOTEM’e yatmış, bile diyebilirler. Diğer kritere gelince, o da Sayın Ahmet Kekeç, sayın Kekeç ise “gel bakayım, kucak, epistomoloji (bilgi bilimi), Sosyolog Habermas, vd. (aşağıdaki linkte hepsi var.) üzerinden sayın İnce’yi gayet kalın bir şekilde irdelemiş. Bir tek “Fizik” ve öğretmenlik konusuna girmemiş. Fazla materyalist olmamak için herhalde. TIKLAYINIZ Sayın Kekeş’i okuyan taraftarları da zannederler ki; savunduğu kişi, müthiş bir Sosyolog, bilgin, ekonomist vd. Ayrıca yazısında, sayın İnce’nin adayları ziyareti konusunu da, “Bunun “zata mahsus” bir ziyaret olmadığını göstermek için de, kapsamı geniş tuttu: “Bütün adayları ziyaret edeceğim...” Bütün adayları ziyaret edecek ama Erdoğan’ı es geçecek.” şeklinde eleştirmiş. Ben Sayın Erdoğan’ı da ziyaret etmek istediğini konuşmasında tespit ettim. Ancak, bu kadar kalın yazının içinde tersten bir incelikle mağduru oynamak/oynatmaktan kaçınmamış sayın Kekeç. Anlaşılan o ki; her iki Ahmet, Sayın İnce’yi Sayın Erdoğan’a bayağı bir rakip görüyorlar. Ülkemizde, sayın Erdoğan gibi “vadettik yapamadık, ama 16 yıl sonra şimdi de aynı şeyleri ahdedelim. Ya tutarsa?” mealinde bir önermeyi kime, nasıl hangi üslupla anlatacağını bilmen gerekiyor ve sayın İnce de nasıl anlatacağını biliyor görünüyor. Buradaki “incelik” taraftarını ikna değil “Araf” ta bulunanları iknada. Ayrıca, neyi nasıl anlattığından çok, kimin neyi ne kadar ve nasıl anladığı önemli. İş anlatandan çok anlayana düşüyor, incelik orada yani. Umarım anlaşılmışımdır. ERCAN ERDEM |
|||||||||
|