Darbe girişimi sonrası Yunanistana kaçan Fetö'cü askerin iltica talebi ile ilgili, Yunanistan Danıştay Mahkemesi nihai karara varmış ve mülteci statüsünü onaylamış.
Karar emsal teşkil edeceği için, kaçak diğer darbeciler de mülteci statüsüne kavuşup, serbest kalabilecek.
Yunan yargısı, Türkiyenin iade taleplerini sürekli olarak reddetti. Daha siyasi bir retorik ile, Türkiye, Yunanistan devleti üzerinde, darbeciler ile ilgili ağırlık koyamadı.
Daha tuhaf olanı, Cumhurbaşkanı, son Yunanistan ziyaretinde, Lozan muahedesi üzerinden, Batı Trakyadaki müslümanların haklarını tartışmaya açma teşebbüsünde bulundu.
Batı Trakyada müftü atanmasını eleştirdi ve seçim yapılmadığını gündeme getirerek, Lozan hükümlerinin ihlal edildiğini iddia etti.
Cumhurbaşkanı, Yunanistanın Nato'ya dönüşünde , Türkiye'nin onay verdiğini( 1980 darbecileri ,MGK tarafından) ileri sürerek bir ölçüde diyet talebinde bulundu.
Yandaş medya, bu tutumu, "Yunan mevkidaşa tarihi ayar" olarak anons etti.
Cumhurbaşkanı, uluslararası hukuku ilgilendiren, ,son derece komplike konularda ahkam keserken, (mevkidaşının ünvanı da da Uluslararası Hukuk Prof.) hukukçu olmamakla beraber, siyaset hukukunu iyi bildiğini ileri sürdü.
Siyaseti, Türkiye çapında iyi bildiği tartışılmaz, ama, siyaset hukuku farklı bir mesele, uluslararası hukuk ise , büsbütün, uzmanlık isteyen bir alan..
Sonuç olarak, Yunanistan ziyaretinde, ne Batı Trakya Müftüsünün siyasi statüsü değiştirildi, ne de , darbeciler ile ilgili bir mesafe alınabildi.
Koskoca Türkiye, Cumhurbaşkanı'nın, Yunanistan gibi, netameli bir komşuya yaptığı ziyaretin bilançosu, eksi bakiye veriyor......
Şimdi, "yok hükmündedir, demokrasi katledilmiştir" gibi sade suya twitler dolaşıma girecek ama, olmuyor beyler, biraz, ciddiyet...!!


Bahar Yemişçi