G 20 toplantısı, Arjantin'in ismi "iyi havalar" manasına gelen başkentinde yapıldı.. ( Arjantin yakın zaman önce sistemin rezervlerinden , IMF kaynaklı bir kurtarma yardımı aldı)..
Bu toplantıya , bugüne kadar olan rutin G-20' lerden farklı olarak , ellerindeki kan henüz kurumamış olan Suudi prensi de katıldı..
Abd'nin önemli bir yayın kuruluşunda köşe de yazan bir gazeteci, Suudi prensin bilgisi dahilinde olduğu ihtimali yüksek bir operasyonla, buhar edildi..
İnfaz yeri İstanbul' , bu nedenle,, Türkiye'nin soruşturmaya müdahil olmasında zorunluluk bulunuyor....
Suudi savcı, muhalifleri rüzgara karışacak parçalara ayıran ve bu operasyonlar için kurdurulan" kaplan" takımından olanlardan bazılarını tutukladı ve soruşturmayı sürdürüyor..
Böylece, Suudi adli sistemi gazetecinin katlini açıkça kabul etmiş bulunuyor...
Abd ve sisteminin diğer babaları Quentin Tarantino'nun ( ağırlıklı olarak kanlı filimler çeken yönetmen ) bile aklına gelemeyecek bir kanlı senaryo ile muhalif gördüğü gazeteci yurttaşının katlledilmesini naklen , ıslık çalarak izlediği anlaşılan Prense, , komşunun camını kırmış, mahallenin yaramaz çocuğu muamelesi yapıyor..
Birlikte büyuk projeleri uygulamakta olduğumuz Putin, Prens ile , gayet pervasızca çak selamlaşması yaptı ve onu alenen ilk ibra eden devlet başkanı oldu..
Fransanın sisteme yeni ısınmaya çalışan , , Lübnan Başbakanını , rehin tutulduğu Suudi Arabistandan , bu prens ile pazarlık ederek kurtaran, yaşı ve tecrübesi bakımından boyundan büyük oynayan Başkanı da ,ayaküstü, Prens ile "dedim sana, dedin bana" muhabbeti yaptı, " cinayeti "hafif serzenişle" geçiştirdi ...
Diğerlari de prens ile merdiven altı görüşmeler yaparak, "kervanın yürümekte olduğu" mesajlarını verdiler..
Bu resimde ; " yürüyen kervan" silah ve petrol alışverişleri, tepki gösteren ise dünya kamuoyunun insanlıktan geri kalan bakiyesi....
Anlaşıldığı kadarı ile, Prense açıktan tavır koyarak görüşmeyen bir tek Erdoğan var..
Prensin kaplan takımı , İstanbul'da operasyoın yaptı, nerdeyse , kodamanların da sözcülüğünü yapan, prens yardakçısı bazı körfez yetkilileri, bu cinayetten Erdoğanı sorumlu tutacaklar, utanmadan cinayet kayıtları ile , Abd ve Prense şantaj yaptığı haberlerini dolaşıma sokuyorlar..,
Bu cinayet bir gerçeği tekrar herkesin gözüne soktu.. Sözde medeniyet, ( tek dişi kaldığını ilk söyleyen Akifi de öngörüsü bakımından saygıyla anmak gerekiyor), ağırlıklı olarak ,petrol ve silah alışverişini, "yaşam hakkı"nın önünde tutanlar tarafından temsil ediliyor.. , Bu durum, demokrasinin çöküş sürecinde olduğu gerçeğine de tekabül etmesi bakımından , daha da önem kazanıyor.. ( prens saray entrikası ürünü , tasnif dışı ...)
Sonuçta bu muhteremler seçimle geliyorlar, (seçim her şeydir diyenlerin söyleyecek bir şeyleri varsa , ya şimdi söylesinler ya da ebediyen sussunlar..!!)
Cumhurbaşkanı " dünya beşten büyüktür derken, biraz da bu tutuma dikkat çekiyor, ama , Buenos Aires' de önemli bir fırsat kaçtı, Sözde medenilerin bu tavrı üzerine, " Kaşıkçı cinayeti ile ilgili en küçük bir hassasiyet göstermemek..)Cumhurbaşkanı , "benim burada işim yok" diyerek, seramoni fotoğrafına girmeseydi.., herhalde, sisteme , sistem dışından en etkili eleştiriyi yapmış olurdu..
Göeth'den Cemil Meriç'e uzanan çizgide, irfan ve hikmet bakımından kabul görmüş olan
" Işık doğudan yükselir" , gerçeği bir kez daha kendini hatırlatıyor......

Özlam Genç