Cumhurbaşkanı " benim meşrebim, duruşum belli, bana mozart dinletmek, bira teklif etmek faşistliğin dik alasıdır" mealinde konuşmuş...."
Hikayenin başlangıcı, Fazıl Say'ın annesinin vefatı nedeniyle Cumhurbaşkanının sanatçıyı arayarak başsağlığı dilemesine dayanıyor..
Cumhurbaşkanı , beşeri hassasiyetleri yüksek bir kişi, kendisine muhalif pozisyonda gözüken Say'ın acısını paylaşma alicenaplığında bulunmuş..
Karşılığında, sanatçı da kendisini kendi bestelediği "Truva sonatı"'nın Ankaradaki ilk dinletisine davet etmiş..
Cumhurbaşkanlığı resmi çevresi, davetin değerlendirileceği paylaşımında bulunmuş..
Cumhurbaşkanın politik duruşuna mesafeli olan , bir başka sanatçı söz konusu davet ile fikri sorulunca,, "Mozart,Beethoven dinlemesinde" yarar olabilir cevabı vermiş..
Daha önceleri de , bir gazeteci yazar , bir tv. programında , "bir şişe bira içseydi, meselelere daha farklı bakabilirdi" beyanında b ulunmuş....
Kendi özelinde bütün beyanlar iyi niyet içeriyor, hatta bir yaklaşım başlangıcı olarak da değerlendirilebilir....
Fakat, özellikle içki konusu, Cumhurbaşkanınca, meşrebi bakımından , kırmızı çizgi olarak telakki ediliyor..
Sigaraya da sert muhalefeti var, son derece tutarlı bir duruş sergiliyor, esnemiyor..
Müzik beğenisi de kişiden kişiye değişir, Mozart da önemlidir ama Cumhurbaşkanı tercihini Itri'den yana kullanıyor olabilir ve buz gibi bir nar şerbetini ,bir şişe soğuk birayla mukayeseye dahi girişmez, hakkıdır ve de haklıdır..
Altmışı devirmiş bir kişi olarak, kimseye şirin görünmek için,meşrebinden ve duruşundan taviz vermesini beklemek gerçekçi bir tavır değildir....
Cumhurbaşkanı ile aynı frekansta olmayanların kendi meşreplerinde stabil kalmaları ve , tavsiye cüretine dahi geçmemeleri , , Cumhurbaşkanının yaptığı gibi kendi sınırlarında kalmaları, birbirimizi anlayarak bir arada yaşamanın da gereğidir..

Bahar Soylu