Ak Baro, Ulusalcı Baro, Yerli ve Milli Baro, Üç Hilalci Baro, Has İmanlı Baro v.s..!! - 10/06/2020 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
İktidar cenahı, günlük siyasetin heyecansızlığından olsa gerek kenarda köşede kalmış, bazıları örümcek tutmuş konulara el atmaya başladı..
Ayasofya'da beklenen ezan sesleri, sanki İstanbul'un işgal günlerindeki "Dersaadet'te Sabah Ezanlarını" hatırlatırcasına servise hazır, Danıştay'ın 2 Temmuzda vereceği kararı bekliyor.. Diyanet Başkanının cinsiyet üzerinden halkın ihmal edilecek ölçekte bir kesimi ile ilgili nefret "fetvasına", sert tepki gösteren, Ankara Barosu bahane edilerek, ülkedeki bütün baroları, 12 Eylül öncesinin, bölünmüş meslek kuruluşlarını -amipler gibi-, bölerek çoğaltmak acilen gündeme alındı. Emniyette ;Pol. 1, Pol. Der' den , Öğretmenlere (TÖS ve diğerleri..) , her türlü dernekten Sendikalara kadar,- hemen her kuruluşun mesleki veya tüzel vasıflarından önce siyasi tarafgirliklerini öne çıkararak teşkilatlanmalarının , siyasi tansiyona bağlı olarak - toplumdaki fay hatlarını nasıl etkilediği, çok uzak bir geçmişin hikayeleri değil.. Bugün, meslek odaları ve sendikaların çoğunluğu, genel kurullarını iktidarın himayesinde yapıyor, bir adım ötesi, Külliyede organik olarak teşkilatlanmaları...!! Özellikle , barolar ve tabip odaları, bu modanın dışında ,belli bir çoğunluğu "meslek kuruluşları" olarak direniyorlar, .. Türkiye Barolar Birliği yönetimi, mevcut seçim sistemi bakımından, itaatkar değil, biat etmemiş, yargı adaleti bakımından kanaatkar olmayan muhalif bir fotoğraf veriyor.. Başkan'ın ise , son zamanlarda, Külliye ile iyi ilişkiler içinde -, "yargı reformu- strateji belgesi" konusunda, Adalet Bakanlığının "halkla ilişkiler "danışmanı gibi davrandı, yargı erkinin , bu reform ile dünyanın imreneceği bir adalet mekanizmasına dönüşeceğini iddia etti, bugünkü duruma bakılınca "fena halde "yanılmış olduğunu söyleyenler , çoğunlukta.. Diyanet, en son , İstanbul'un fethinin yıldönümünde , Ayasofya'da "fetih süresi" 'ni kıraat etti... Suriye 'ye (Afrin'e ) asker sevkiyatında da camilerden sabah namazlarında fetih süreleri okunmuştu.. Asker, sınır ötesine giderken, fetih süresinin okunması bir ölçüde anlaşılabilir, sonuçta, oraya zeytin hasadına gidilmiyordu.... Ama, İstanbul'un fethinin üzerinden 567 yıl geçtikten sonra, Bizans- Konstantinopolis'in Katedral kilisesinde ( Katedral,; kilise hiyerarşisinde idari bir organ olan Piskoposun devamlı olarak bulunduğu mekan olarak, içindeki kiliseyi de içerir. sadece Ortodokslar bakımından değil, hem Katolikler hem de Anglikanlar açısından geçerli bir terim olup idari ve ibadete açık bir mekanı tanımlıyor..) fetih süresi okunması, fetih tutkusunun sürdüğünü ve bu seferki hedefin barolar olduğu gösteriyor.. Nalan Çelimsiz |
|||||||||
|