CHP milletvekili Berberoğlu "Mit tırları davası" olarak bilinen yargılamada hüküm giydi..
Anayasa Mahkemesine "hak ihlalleri" nedeniyle bireysel başvuruda bulundu.
Anayasa Mahkemesi davayı esastan görüşme sürecinde, hakkındaki hüküm kesinleşti..
Kesin hüküm TBMM'ne bildirildi..
Anayasa Mahkemesindeki başvuru derdest olduğu için, "bekletici mesele" olarak, AYM kararının beklenilmesi istendi.
TBMM Başkanı inisiyatif kullanmak yerine , "mahkumiyet" hükmünü , gündeme aldı.
Anayasa madde 84 ve İçtüzük madde 136 gereği, "mahkumiyet kararı kürsüden okunduğu anda ilgili vekilin TBMM üyeliği düşer.
TBMM'nin ayrıca bir karar almasına gerek yoktur, usul süreci otomatik olarak işler.
Anayasa hukukçusu bir akademisyen olduğu söylenen TBMM Başkanı , muhalefetin itirazlarına rağmen hükmü okudu ve Berberoğlu'nun milletvekilliği düştü.
Anayasa Mahkemesi, Berberoğlu'nun başvurusunu sonuçlandırdı ve hak ihlalleri olduğuna oy birliği ile hükmetti.
Diğer hak ihlalleri yanında, "seçme ve seçilme" hakkının da ihlal edildiği hükümde belirtildi.
İmzacısı olduğumuz AİHS Ek I Protokol madde 3 ile seçim hakkı, temel insan hakkı olarak kabul ediliyor. Sözleşmenin uygulayıcı ve koruyucu organı AİHM bu konuda sayısız emsal içtihatlar üretti/üretiyor.
Sonuç olarak, ortada yasama hukuku bakımından bir meclis tasarrufu olmadan, sadece Başkanın kürsüden "hüküm" okuması ile ortaya çıkmış olan; Anayasa ve Temel İnsan Hakları ihlali ve bunu ortaya koyan "nihai hükmü" mahiyetinde bir AYM kararı var.
TBMM Başkanı, kendi inisiyatifi ile ortaya çıkan bu garabeti düzeltmek zorunda, Berberoğlu hakkında geçersiz hale gelmiş bir hüküm nedeniyle, gasp edilen üyelik hakkının, bütün neticeleri ile "eski hale iadesi" zorunluluğu ortada ..
Üyelik gaspı ile ilgili bir TBMM kararı olmadığı, sadece otomatik bir içtüzük süreci işlediği ve Başkan tarafından haksız bir inisiyatif kullanıldığı için, yeni bir yasama tasarrufuna da ihtiyaç bulunmuyor.
TBMM gündemine "gelen evraklar faslından", AYM kararı alındığı anda , üyelik süreci kaldırıldığı yerden "ihya edilerek" devam eder..
12 Eylül sene-i devriyesinde, eski adıyla Yassıada da yapılan "darbeler, vesayet ,milli irade" konulu anmada, milli egemenlik güzellemesi yapan ve de kendince, darbelerin kaynağı hakkında Avrupa'da gelişen anayasacılık akımlarına referans yapan Başkan, "Milli İrade " kavramının, uygun kullanışlı bir retorik olmadığını kanıtlamak sorumluluğunda.
Yoksa, hem Berberoğlu'nun vekilliğini düşüren oturumda, Başkanlık kürsüsünden ve hem de "Barış ve Demokrasi adasından" "gazel" okumuş olur..!!

Genco Kalaycı