Son zamanlarda, Boğaziçi Üniversitesine partili rektör atanmasına itirazları nedeniyle, üzerinde tepinilen gençler, kendilerini "yürek" üzerinden muhatap alan Cumhurbaşkanına, "itaat" üzerinden cevap vermişler....
Yürek konusunu, "anayasal hak" üzerinden hukuk devleti içinde bir kavrama dönüştürüp, "sakatat" muamelesi yaparak, medeni bir düzleme çekmişler..
Dokunulmazlık ile yürek konusundaki çelişkiye de dikkat çekmişler, Üniversite içinde ve İstanbul sokaklarında her vesile ile itilip kakılan, kız erkek demeden yerlerde sürüklenenler olarak, cumhurbaşkanlığı makamının, neredeyse "alay" gücünde olan güvenlik konforunu ve dokunulmazlığını mukayese etmişler..
Sokaklarda her türlü saldırıya açık olarak hak arayanlarda mı yoksa , devlet koruması altında mı, daha çok "yürek" var? demeye getirmişler..
Cumhurbaşkanı da, hep saraylarda yaşamadı- sokaklarda siyaset yaptı, onları en iyi anlaması gereken olmasına rağmen, gençlere "yürek "üzerinden ayar vermeye çalışıyor.
Saraylarda fazla vakit harcama, Cumhurbaşkanına eski günlerini unutturmuş, Padişah olmadığını unutuyor, "z" kuşağına tebaa muamelesi yapıyor..
Türkiye'nin iyi eğitimli gençlerine, partisinin sandık görevlisini rektör olarak atamak, meseleyi fazla hafife aldığını, "ben yaparım olur" yanılgısı içinde davrandığını gösteriyor..
Bir başka deyişle, bu kadar senenin iktidarından Boğaziçi'ne -kısmen de olsun uygun- bir aday çıkmadığını ve dolayısı ile " akademik kısırlığı " da akıllara getiriyor..
Hele, "cuma selamlığına" denk getirerek, hafta sonu kararnamesi ile , iki fakülteyi de bonus olarak , "kuşatmaya" lojistik destek yapmak, inatlaşmanın süreceğini gösteriyor..
Türbanlı çocuklar inançları için hak mücadelesi yaparken iktidar yılgınlığına uğradı mı ki; bu gençler "yürek "testine, boyunlarını mart kuzusu gibi uzatsınlar...!!!






Metin Kalaycı