booked.net
 
 

 

Damat

 TAHA AKYOL GÖZÜYLE - 08/02/2012





S.Ö
E-Posta
Taha Akyol yeni bir kitap yazdı,"Atatürk'ün İhtilal Hukuku",son zamanlarda yaptığı gibi Atatürk'ün dönemini, yönetim biçimini, ideolojik yaklaşımlarını irdelemeye devam ediyor. Bu kitapta, değişik konuları incelemekte olmasına rağmen, tanıtımı konusunda verdiği röportajda, Atatürk’ün Hukuk ve yargı ile ilgili yaklaşımları değerlendirilip ,
Bir erk olarak Yargının Anayasal güçler içinde konumu konusunda düşündüklerini ve uygulamalarını mercek altına alırken çok iddialı bir kılavuz paragrafı açmış, "Dünyada ilk şeflik sistemini Atatürk’ün tasarlayıp uyguladığını",Prof. Dr. Vasfi Raşit Sevig'in 1938 yılı basımlı Anayasa kitabındaki iddiasına dayanarak ortaya koymuş. Devamla bazı gazetecilerin, Hitler’i ziyaret ettikleri sırada, Hitler’in "ben Mustafa Kemal’in öğrencisiyim "dediğine dair sözlerini de Prof. den nakil alarak bu iddiayı doğrulamak için kullanmış.
Sonuçta , Mustafa Kemal’in bu kadar sıradan ve dedikoduya dayalı bir argümanla ,soykırım yapmış ve Dünya tarihinin en kanlı savaşını başlatmış bir diktatörün hocası yapmış...
Atatürk'ün , kuvvetler ayrılığına ve yargının bağımsız olmasına inanmadığını ve yasamanın ve yarının yürütmeye bağlı olduğu bir sistemi tasarlayıp uyguladığını iddia etmiş.
Yargı uygulamaları konusunda,bağımsız yargıdan yana olmadığını ileri sürerken ,Kazım Karabekir’in milletvekili iken ,dokunulmazlığına rağmen tutuklanmasını prototip bir örnek olarak zikretmiş.
1925 tarihinde İstiklal Mahkemelerinin yargılamaya başlamasından itibaren her türlü özgürlüğün,muhalefet etme ve basın özgürlükleri olarak ,ortadan kaldırıldığını ve bağımsız olmayan İstiklal mahkemeleri yargısı ile bütün muhalif olan ve hatta muhalif olma potansiyeli taşıyanların (Cavit beyin idamını da bu uygulama içinde değerlendirmiş) etkisiz hale getirildiğini yazmış...
Sonuç olarak,Atatürk dönemini , Hitler’in sözlerine rağmen, iltimas geçerek, sadece, otoriter tek adam yönetimi olarak değerlendirmiş...
Sayın Akyol,Atatürk dönemini,bugünden ,bugünün müktesebatıyla bakıp yargılamayı seviyor, farklı çağları farklı kontekstlerle değerlendirip hüküm kurmak sorunlar doğurabilecek bir yaklaşım..
İleri Demokrasi hamlesini yapmakta olan ülkemize bugünden bakarsak,
Adil yargılanma konusunda sorunlar olduğu Avrupa konseyi gözlemcileri tarafından da ısrarla dile getiriliyor. İstiklal mahkemeleri ile mukayese edilemeyecek olsa da ,özel yetkili mahkemelerin, A.İ.H. S ve A.İ.H.M standartlarını ihlal ettiğine dair,- sözleşmenin ve uluslararası anlaşmaların öngördüğü bağımsız yargılama konusunda - şikâyetler artıyor.
Milli irade ile seçilmiş ve mazbata sahibi kişilerin tutuklu yargılanmalarının devam etmesi ile , dokunulmazlığı kaldırılmadan tutuklanan Kazım Karabekir’in adil yargılanma ve yasama dokunulmazlığı bakımından mağduriyetleri arasındaki farkı ancak kıl terazisi ile ölçmek mümkün..
Üstelik Atatürk'ün çağında Türkiye’nin taraf olduğu hiç bir uluslararası , Temel insan hakları belgesi yok, zaten , ortada öyle bir belge de yok, diktatörlerin, savaşların hüküm sürdüğü bir döneminden bahsediyoruz. Bugün Uluslararası Temel insan hakları belgeleri artık istikrarlı uygulamalar ile tartışılmaz metinler olarak ülkeleri bağlıyor...
Siyasi olmayan hukuk uygulamasından örnek olarak da, Sakarya hızlı tren faciasının yargılanmasının zaman aşımına uğraması faciası gündemde, gerçek bir yargılama kazası,zaman aşım süresi olan 7,5 yılda tamamlanamayan bir dava, hakları hukukları ortada kalmış 41 kayıp can ,yüzlerce yaralı.
Yukarılarda birilerinin sorumluluğuna kadar gider endişesi ile olsa gerek, 7,5 yılda kusur oranlarını dahi belirleyememiş bir yargılama süreci v.s ...
Üstelik otoriter, Kemalist Cumhuriyetimiz de süratle demokratikleşirken!!



S.Ö


YORUM YAPIN SÖZ SİZDE!

Adınız (Yorumda görünecek) :
Başlık :
Yorumunuz :
Güvenlik Kodu :    
 



Bu köşenin diğer yazıları;

AnasayfaAnasayfa Köşe YazarlarıKöşe Yazarları Bize UlaşınBize Ulaşın RssRss
Maxiva


Nettehaber'i Twitter'da kişi takip ediyor.