Yaşları 70 ve üstü 10 emekli amiral hakkında savcılık, "Anayasal düzene karşı suçlar başlığı altında", "Hükümete Karşı Suç" işlemek için anlaşma ithamı ile iddianame düzenlemiş.
Kanal İstanbul projesi ve bağlı olarak Montrö sözleşmesi ile ilgili tartışmalar üzerine; emekli amiraller bir bildiri yayınlamış ve endişelerini beyan etmişlerdi.
Sıradan bir "ifade özgürlüğü" kapsamında değerlendirilmesi gereken bildiri hakkında, adeta yeni bir" muhtıra "havası estirildi, ..!!
Bildirideki "Yüce Türk Milletine" başlığı, iddianamede ; ayrıca "suç unsuru" gibi değerlendirmeye alınmış,
Bildirinin gece yarısı yayınlanması öne çıkarılmış, sanki "ifade özgürlüğü", günün sadece belirli saatlerinde kullanılabilen bir özgürlükmüş gibi.!!
Emekli amirallerden bazıları göz altına alındı, aralarında, Fetö kumpası mağdurları da vardı ve ne yazık ki, -o kumpasın yarım bıraktığı işlerin tamamlanmak istendiği şüphesi- oluştu..
70 yaş üstü, çoğu bazı rahatsızlıklar nedeniyle ihtimama muhtaç, bazıları kendi zaruri ihtiyaçlarını görmekte zorlanan emekli amiralleri darbe suçlaması ile göz altına almanın makul bir izahı yoktu buna rağmen, telefon ile ifadeye çağrıldıklarında dakikasında istenilen yerde hazır bulunacak eski denizciler- fetö komplo davaları gibi- soruşturma odalarında gecelediler...
Emekli amirallerin bildirisi hakkında Milli savunma Bakanlığı ve - ne alaka ise- Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Rektörlüğü de -müşteki- olarak bulunuyor.
Yarın bu iddianame konusu ithamların yersiz olduğu kararına varılırsa , şikayetçilerin "iftira" kapsamında cezai sorumlulukları doğabilir.
İddianamedeki ilginç noktalardan biri de, siyasilerin bildiriye karşı tepkilerine de yer verilmesi …
Savcılığın görevi; sadece aleyhteki değil lehteki delilleri de araştırılıp dosya münderecatına eklemek,
Bildiri aleyhindeki siyasi beyanlar "delil " muamelesi görüyorsa, lehteki siyasi beyanların da dosyada bulunması, soruşturmanın selameti , adil olması ve modern ceza usul diyalektiği bakımından ihmal edilemez bir zorunluluk ..
İddia makamınca, 4 Nisan tarihli bildiri nedeni ile,1 Mayıstan itibaren mahkemeden imzacılar hakkında telefon "dinleme ve iletişim tespiti" kararı çıkartıldığı ve fakat -dinlemeler sonucu bir suç unsuruna rastlanmadığı - hususu da iddianamede yer alıyor..
Hal böyle iken, iddia makamı, emekli amirallerin ( ordu ile ilişkilerini yıllar önce kesmiş olmalarına rağmen) emir komuta içinde muvazzaf askerleri etkileyebileceklerini de iddia ediyor, ..
Bu olgulara rağmen , bildiriden bir "muhtıra " çıkarmak , şapkadan tavşan çıkarmaktan daha meşakkatli bir iş gibi gözüküyor..!!

Baki Balcı