Kaftancıoğlu, bir toplantıda , Erdoğan'a yönelik, "demokrasi yoluyla bir diktatörü bu ülkeden göndereceğiz" ifadelerini kullandığı için, Cumhurbaşkanı'nın avukatları suç duyurusunda bulunmuş, habere göre- Savcılık makamı da , Kaftancıoğlunun beyanlarını; Cumhurbaşkanına hakaret suçu kapsamında kaldığı değerlendirmesi yaparak re'sen soruşturma başlatmış..
Cumhurbaşkanının avukatları, Kaftancıoğlu'nun bir cümlelik beyanından yola çıkarak verdikleri
Şikayet dilekçelerinde;
Küçük düşürücü, aşağılayıcı, hukuk düzeni tarafından hiçbir şekilde kabul edilmeyecek bir üslup ile yüz kızartıcı ifadeler kullanmak suretiyle, onur, şeref ve haysiyetini zedelediği ve ağır hakaretler ile kişilik haklarını ihlal ettiği iddialarını ileri sürmüş,
devamla, şüpheli ( Kaftancıoğlu) hiçbir ahlaki ve toplumsal değerle bağdaşmayacak şekildeki ifadeler ile Cumhurbaşkanına alenen hakaret ettiğini ve basın'a intikal ettiği için, "alenen hakaret suçu "işlediği için cezalandırılmasını talep etmişler...!!
bir cümleden yola çıkarak, -ki "demokrasi yolu ile" ibaresi kullanılmış olmasına rağmen,- bu kadar geniş kapsamlı "neredeyse hüküm gerekçesi kıvamında" bir suç ithamı yapmak, ve savcılığının derhal, re'sen soruşturma başlatması, Cumhurbaşkanı ile ilgili her türlü beyanın "adli "akibetini belirsiz kılıyor..
Cumhurbaşkanı'na sürekli bariyer kurmak ihtiyacında olanların en hassas olduğu tanımlama "diktatör" sözcüğü ..!!
Akp, kuruluş safhasından bu yana sürekli bir "demokrasi" kompleksi yaşıyor.. Bu nedenle ; ilk günden itibaren liberal ortakları ile beraber , kendilerinden mülhem bir "ileri demokrasi" kalıbını oturtmaya çalıştılar..
Mevcut demokrasininin yetersizliğine vurgu yapıp, Abant ikliminde ,cemaat toplantıları ile cari demokrasiye; kendi iktidarlarına münhasır bir "ileri " ön eki ile yeni bir tanım algısı yerleştirmeye çalıştılar..
Cemaat ve liberaller oyundan düşünce, bakiye kalan demokrasinin, ilerisi gerisi bir tarafa , demokrasinin pek bilinen bir örneği olmadığı, daha ziyade bir "reis" demokrasisi olduğu ortaya çıktı..
Kendileri de, cumhurbaşkanı hakkında "reis" kod adı kullanıyorlar ve siyasi düzlemde, "cumhurbaşkanın talimatları" olmadan, yangına dahi müdahale edilmiyor algısı yaygın..!!
Diktatör, etimolojik ve sözlük anlamı ile Latinceden intikal eden ve emir veren, dikte ettiren, elinde sınırsız ve mutlak bir otoriteye sahip olan kişi anlamında kullanılıyor..
Roma Cumhuriyetinde de, belli bir süre için olağanüstü yetkilerle donatılan yöneticiyi tanımlıyor..
Cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin "rejimi", bir kişinin çok yüksek yetkilere haiz olduğu bir yönetim biçimi olduğunda tartışma yok.. süreli olduğu da Anayasa gereği..
Bu rejimde , yürütme erkinin gücü, bir kişinin dolmakalemindeki mürekkep haznesi ile ölçülecek halde.. bu kalemin imzalayacağı her kararname "kanun" hükmünde !!...
Tek bir imza ile meclis onayından geçmiş bir uluslararası anlaşmayı ıskartaya çıkarmak, gücün boyutları hakkında en taze örnek.
Hal böyle olmasına rağmen, hala demokrasi hassasiyeti bahanesi ile sıradan bir siyasi beyan üzerine "suç" hükmü kurmak, mevcut demokrasi hakkındaki algıyı sadece doğruluyor..
Kendinize göre bir demokrasi anlayışını mahkeme kararları ile topluma dikte etmeye çalışmak da klasik anlamda demokrasiye uygun değil..
Bizim demokrasi anlayışımız budur deyin ve geçin, "reis" kültüründe demokrasi iddiası inandırıcı olmuyor...




Leyla Saygılı