Erbakan da ''günaha "battı..!! - 24/03/2023 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Oğul Erbakan son dakikada "cumhur ittifakı" trenine atladı.
On gün önce sarfettiği " 20 senenin günahına ortak olmak bize uymaz" sözlerinin rutubeti kurumadan, üstelik de cumhurbaşkanlığı adaylığı için binlerce insanın imzasını suistimal ederken, yaptığı merdiven altı pazarlığı ile,"eski gömlek" yoldaşlarına intisap etti. Akp Liderliği'nin bu seçimleri kazanabilmek adına ortaklık yapamayacağı kimse yok, Hizbullah mı, siyasi parti mi olduğu tartışmalı Hüdapar ile de ortak yolculuğa çıkıyor... Makyavel, siyasi davranışı, kabaca "gaye vasıtayı meşru kılar" ilkesi/ilkesizliği üzerinden tanımlar, tartışır.. Ama, eğer bugünün siyasi islamcılarını, tanımış olsaydı , bütün teorisini revize etmek zorunda kalır veya, bunalıma girerek, içinden çıkamayacağı için, notlarını yakar ve vazgeçerdi.. Oğul Erbakanın da , babasının saplantıları üzerinden, yolunu çizmeye çalışacağı anlaşılıyor.. Normal şartlarda hedef; artık yolun sonuna gelmiş, Milli Görüşün sembolü olan "gömleği" yırtıp atmış Akp yerine, Yeniden Refah partisini -yakın geleceğin radikal muhafazakar ama demokrat bir parti olarak - inşa edecek bir siyasi feraseti göstermek olmalı iken, yangından mal kaçırmayı, ve 20 yılın günahlarına kefil olmayı tercih etti.. Bir taraftan, cumhurbaşkanlığı adaylığı için YSK'na para yatırıp, imza toplarken, diğer taraftan AKP ile ne olduğu belirsiz pazarlığa girdi. Hatırlatmak üzüntü verebilir ama , yaptıkları iş birliğinin "din" ile "diyanet" ile ilgisi yok.. Adı, dinin yıldızı demek olan Necmeddin Erbakan, Akp için, bunlar; Emperyalizm ve siyonizm elinde oyuncak olurlar, endişesini belirtmişti kendileri dışındaki partiler konusunda da "patates dininden" bunlar değerlendirmesi yapardı..!! Erdoğan, altılı masayı fazla çeşitli bulup, inceden dalga geçmeye çalışıyordu, ama şimdi kurduğu masa, bambaşka bir beşliye işaret ediyor.. Üçü, siyasi islamın bütün tonlarını taşıyor, diğer ikisi de tanımlaması zor bir milliyetçilik parantezine sıkışmış partilerden oluşuyor.. Burada, kadınlar üzerinden haysiyetsiz bir pazarlık yapıldığı tehlikesi de var, İstanbul Sözleşmesi ve ardından da hedefe konan Kadını Koruma Kanunu ile , kadınları korumasız, cariye konumunda tutma- niyeti açıkça ortada.. 21'nci YY 'da, Cumhuriyetin de 2. yüzyılında, kafalarındaki toplum tasavvurlarını hayata geçirmeleri , ham bile değil, kabus gibi bir hayal.. Ama, yola çıktılar, yol nereye götürürse, oraya gidecekler...!! Bahar Soylu |
|||||||||
|