Yargı, muhalif Belediyelerden sonra, İstanbul Barosunu hedef tahtasına koydu..
İstanbul C. Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu, "Davaname" hazırladı, Baro Başkanının ve Yönetim Kurulu Üyelerinin "görevden uzaklaştırılması" ve "yerlerine seçim yapılmasına" karar verilmesini talep etti..
Terör Suçları Soruşturma Bürosu; Baro Yönetim Kurulunu; sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımları gerekçe göstererek, "Basın ve Yayın yolu ile terör örgütü propagandası yapmak" ve " Basın ve yayın yolu ile halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yaymak"'la itham ediyor....
Dava'namenin hikayesi şöyle ;
İki Gazeteci, 19 aralık'ta Suriye'nin başkenti Şam yakınlarında Tişrin Barajı çevresinde araçlarının içinde hava saldırısında hayatlarını kaybettiler...
Gazatecilerin terör örgütüne yakın bilinen Haber Ajanslarında çalıştığı söyleniyor..
Gazeteci ölümleri, orijinleri ne olursa olsun, uluslararası camiada yankı yapar, kınanır, Disk basın İş Sendikası da bu nedenle kınama açıklaması yapmış..
Gazeteci olarak çalışanlara terörist muamelesi yapmak, fetö kumpaslarında kullanılan "iltisak" kavramını hatırlatıyor..
Uluslararası Gazeteciler Federasyonu, Genel Sekreteri Bellanger, "Sorumlulardan hesap sorulması" yönünde çağrı yaptı..
İstanbul Barosu; "Basın mensuplarının çatışma bölgelerinde hedef alınmasının uluslararası İnsancıl Hukukun ve Cenevre Sözleşmesinin ihlali niteliğinde" olduğunu belirtti..
Ve daha önemlisi, "Uluslararası Ceza Mahkemesinin temel belgesi olan Roma Statüsüne atıfta bulunarak, savaşta taraf olmayan sivillerin hedef alınmasının savaş suçu" teşkil ettiğine vurgu yaptı..
İki gazetecinin ölümü ile ilgili yapılan basın açıklamasına polis müdahalesinde, gazeteciler ve Baro mensuplarının gözaltına alınması ile ilgili olarak soruşturma başlatılması ve hesap sorulması da istendi..
Dünyanın en büyük Barosu olan İstanbul Barosunun, Hukukun Üstünlüğü ve İnsan Haklarını savunmak, korumak ve bu kavramlara işlerlik kazandırmak görevi var..
Bu düzlemdeki açıklamalarının "Terör Örgütü Propagandası ve Halkı Yanıltıcı Bilgiyi Alenen Yaymak" suçu ile hiç bir ilgisi yok..
Halkı yanıltıcı bilginin ne olduğu konusu da son derece muğlak bir kavram, subjektif yoruma ve keyfi kullanıma açık mahiyette..
Ceza Kanuna sonradan eklendi, çok amaçlı bir düzenleme..!!
Bugünün garabet açılımı sürecinde, iktidar ortakları ve görevlendirdikleri, terör örgütü propagandasının ve terörist güzellemesinin en özgün örneklerini veriyorlar, "bu eylemleri aynı zamanda , "suç ve suçluyu övme" suçunun en tipik ihlalleridir..!!
Üstelik bu eylemlerine, mecliste temsil edilen partileri de iştirak ettiriyorlar..!!
Bir tarafta, dünyanın en kanlı ve müebbede mahkum teröristinin , ayağına gidip, "gel meclisimizde bizi tenvir et, bu herzeleri nasıl yedin , herhalde mecburdun,! " tavırlarında neredeyse kendisinden özür diler bir mahcubiyette, sırlarla dolu görüşmeler yap ve de "peşin satmış celep" gibi gerine gerine dolaş, adı barış olsun..!!
Diğer tarafta, insan hakları ile ilgili paylaşım yap adı terör propagandası olsun ve görevden alınman için takibata uğra.!
Bu binlerce Baro mensubunun seçme hakkına, Başkan ve Yönetim Kurulunun da seçilme hakkına, açıkça ve zorla müdahaledir,!!


Sevim Çalışkan