DARBELERİ BAZEN TERSTEN OKUMAK GEREKİR - 28/02/2012 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
28 Şubat diye tanımlanan dönem, siyasi İslam’a iktidar yolunu açan ve bugünkü iktidar ve onu destekleyen kesimlerin sürekli nemalandığı bir süreç, bugün sene-i devriyesi ve her yönden değerlendirmeler yapılıyor.
Askeri bürokrasinin kendini siyasi iktidarın doğal vesayetçisi saymasından doğan gereksiz müdahaleleri sonucu, siyaset kendi mecrasından saparak, İslam üzerinden siyaset yapanları mağdur hale getirdi ve bu günlere gelindi. 28 Şubat sürecinde, bugünün iktidar sahiplerinin ve onları destekleyen siyaset dışı güçlerin kayda değer mağduriyetleri yok. Onlar ağır bir mağduriyet üzerinden konuşuyorlar ama28 Şubat sürecinde, hapse düşmüş bir tek siyasetçi var, o da, zamanın İstanbul Belediye Başkanı Erdoğan. Çok kısa süreli bir hapis cezasını, neredeyse misafirhane koşulları taşıyan bir açık cezaevinde çekti. Diğer siyasiler, ne milletvekilliklerini kaybettiler, ne mahalli yöneticiliklerini. 28 Şubatın mağdur medya mensupları ise, bir kısmı İslami yayın organlarında işlerini yaptılar, diğerleri başka yayın kuruluşlarında çalışmaya devam ettiler. Ama andıçlanma iddiası ile hapse düşmüş gazeteci yok, 28 Şubat sürecinde, münferit yargılamalar var ama cumhuriyet karşıtlığı üzerinden yapılan toplu yargılamalar yok, belli yerleşkelerde kurulmuş özel Mahkemelerde yapılan yargılamalar ve özel hapishaneler de yok... Ve en önemlisi yıllarca süren tutuklu yargılamalar yok. Türkiye’de siyasetin yakın geçmişinde demokrasi bakımından sorun, dini siyasette kullanan, Cumhuriyetin kurucu değerleri ile sorunu olan partiler değil, bu siyasi damar hep var ve var olmaya devam edecek, ( Demokrasinin çoğulcu anlayışı içinde olması da gerekli, tam ve tekâmül etmiş bir demokrasi geleneği oluşturmak için) sorun bu damarın sadece siyasetten beslenmemesi. Bu damar, Demokrasi düşüncesini sosyolojik olarak algılayamamış askeri bürokrasinin bilinçsiz müdahalelerinden ve bazen de 27 Nisan da olduğu gibi yardımcı(bilinçli) müdahalelerinden de besleniyor. 27 Nisanda, zamanın Genelkurmay başkanı tek başına yaptığını iddia ettiği bir e-muhtıra ile siyasetin doğal mecrasını yine değiştirmiş ve yeni bir mağduriyet yaratarak, hem genel seçimlerde, hem de Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde AKP'ne önemi bir avantaj sağlamıştır... 28 Şubatı, ahlar ile vahlar ile anarken, İslami muhafazakâr kesimin, bugünkü iktidarlarına gelen yolda önemli bir kilometre taşı olduğunu da unutmamaları gerek, aynı şey, dönemin mağdur medyacıları için de geçerli. Bu gün iktidara akıl danelik yapacak durumda olmalarını biraz da 28 Şubat tuhaflıklarına ve 27 Nisanın neredeyse işbirlikçi e-muhtırasına borçlular. 28 Şubat ve 27 Nisan süreçleri yaşanmasaydı, siyaset doğal mecrasında yürüseydi ne olabilirdi bilinmez ama muhtemelen, Demokrasimiz bugünkünden daha ileride olabilirdi. Sonuç olarak, İslami kesim ile askeri bürokrasi, karşıt cephelerde gibi görünse bile, bu günkü AKP iktidarını sağlayan birinci ve tek unsur Erdoğan’ın kişisel karizması ise, yabana atılmayacak lojistik destek unsuru da Genelkurmay karargâhıdır... Coşkun Sakarya |
|||||||||
|