İsrail askerleri Mescid-i Aksa cami'ine postallarla girip içeriyi, fiziki olarak (manevi varlığı ve uluhiyeti'ne zarar vermeleri mümkün değildir) tahrip ettikten sonra, büyük, büyük laflar ortalarda uçuşmaya başladı.. Kudüsü yalnız bırakmayız, nüslümanların ilk kıblesidir dokundurtmayız, v.s.. Başbakan meydanlardan esip gürlüyor, Başbakan yardımcısı, ziyafet sofralarına karşı gözyaşlarına boğuluyor, cumhurbaşkanı, hele konu israil olduğu için, yeri göğü inletiyor..
İHH derneğinin, İsraile karşı Uluslararası Ceza Mahkemesinde, Mavi Marmarada katledilen insanlar için, açtığı davada, savaş suçu işlendiğine ( insan onuruna karşı suç) karar verildi, fakat mağdurların sayısının azlığı bakımından,savcılık soruşturmayı devam ettirmeme kararı aldı..
İHH dernek yetkilileri dava'yı, geminin bayrağını taşıdığı Komor adalar devletinden aldıkları yetkiyle açtılar.. Mahkemede dava açma prosedürünün gereği bu,..Davada yalnız bırakıldıkları, yetkililerin ifadelerinden anlaşılıyor.. Dernek yetkilileri daha da ileri giderek,İsraile, Mavi Marmara ile ilgili gereken cevabın verilmemesi nedeniyle, Mescid-i Aksada bu kadar pervasızlık yapıldığını ileri sürüyorlar..
İslamın ilk Kıblesi çiğnenmiş ise, verilecek cevap, içi boş retoriklerden ibaret olmamalıdır.. Uluslararası hukuk nezdinde girişimler yapılmalı kararlı bir tavır sergilenmelidir. İHH, kendi imkanları ile, Uluslararası bir mahkemeden, İsrailin suç işlediğinie dair karar çıkartmayı başarmıştır, Bu karar ve Mescid-i Aksada yapılanlar, israili, hem, uluslararası kamu oyunda hem de hukuk platformlarında suçlamaya yeterlidir, niyeti olana...!!

Sabriye İnanır