Yakın siyasi tarihimizin siyasi jargonu derin yapılanmalar etrafında şekillendi..Askeri vesayet uzun zaman gündemi işgal etti, galadyo ambalajı ile servis edildi, yargı vesayeti, bürokratik vesayet birbirine parelel vesayetler olarak siyasi gündemi yönlendirdi, mevcut iktidar, bu derin unsurların üzerinden, iç ve dış güçlerin sendikasyonu ile "siyasi rant" sağlama başarısı gösterdi.En son 27 nisanda, dönemin Genelkurmay Başkanı'nın (anlaşmalı) çakma e- muhtırası ile iktidarını konsolide etti, giderek bütün devlet kurumlarını da kendi kolonileri haline getirmeye girişti.. bu çabası tam netice verecek gibi gözükürken, bir başka derin yapılanmanın (kendi ifadeleriyle) darbesine maruz kaldı..Bu yapılanma, devletin kurumlarına önceki yapılanmaları mumla aratacak kadar girmiş gözüküyor.. Darbe'nin, eski vesayetleri (TSK ve diğerleri) ezerken, işbirliği yaptığı kader yoldaşları tarafından gelmesi, iktidarın kimyasını bozarken aynı zamanda, devlet'in de, hemen bütün kurumlarında, uykuya yatmış, ayrı bir derin yapılanmanın fiili işgali altında olduğu gerçeğini ortaya çıkardı.. Bir başka derin yapılanma da,terör örgütünün şehir yapılanması olarak,bölgeyi ve bölgedeki devlet kurumlarını etkiliyor, adeta paralize ediyor, paralel yargı, paralel kolluk güçleri, paralel vergi tahsildarlığı v.s Sonuç..Yaklaşık 12 yıllık güçlü ve mutlak çoğunlukçu bir İktidara rağmen, devlet ve bölgedeki kurumları, iktidar dışı güçlerce işgal edilmiş gibi.. İktidar bu cendereden çıkmak için , bir günde kanun yapıp, ertesi gün yüzlerce yargıç ile adli sisteme tahkimat yapıyor,bölgedeki yapılanmaya karşı da, İmralı'nın nağmelerine katlanıyor, çünkü, oradaki derin yapının başı da o... bu derin yapılara/vesayetlere bakınca, askeri vesayet, demokrasi için, izci kamplarındaki ateş başı sohbetleri kadar tehlikeli, arada bir darbe yapıp kısa zamanda sandığı milletin önüne getiriyorlardı.. bugünün şartlarında ortaya konacak sandık, "metastas "yapan sistemimiz bakımından, asprin tedavisi kadar etki yapar..!!


Hilal Taner