Bank Asya'da ne değişti..!! - 04/02/2015 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Bddk, imtiyazlı paya sahip bazı ortakların kurucularda aranan nitelikleri taşıdıklarını gösterir bilgi ve belgelerin kuruma intikal ettirilmediği, dolayısıyla, söz konusu pay sahipleri açısından Kurum'un etkin denetimini sağlayacak şeffaf ve açık bir ortaklık yapısının, Banka tarafından sunulmadığı gerekçesiyle,mezkur ortakların ortaklık haklarının TMSF tarafından kullanılmasına karar verdi. ve gece vakti yönetim değişikliği yapılarak banka devralındı..İlgili belgelerin ve bilginin kuruma ibrazı halinde yeniden değerlendirme yapılacağı bildirildi. sonuç olarak ve özetle, yönetimi oluşturan payların sahipliği hakkında gerekli şeffaflı sağlanamadığı ileri sürüldü.. haberle birlikte, Banka'nın açılışında, kurdela kesen, zamanın Başbakanı Tansu Çiller, zamanın belediye başkanı Erdoğan ve kenarda da geniş gülümsemesi ile Abdullah Gül'ün mutluluk pozları yayınlandı.. Yeni bir Banka'nın,üstelik islami hassasiyetleri gözeten sermaye yapısı ile, sisteme katılmış olması herkesi olduğu gibi dönemin muktedirlerini de heyecanlandırmıştı..
Yeni yönetim, Banka'nın eskisinden daha güçlü yapısıyla faaliyetlerine devam edeceğini açıkladı.. Banka'ya sermaye yapısının yeterli olmayışı veya finansal rasyolarınıdaki bozulma nedenleriyle, el konulmadığı anlaşılıyor.. Pay sahipliğinin şeffaf olmadığına dair iddianın inandırıcılığı tartışmalı gözüküyor.. Pay sahipliği, ne zamandan bu yana şeffaflığını kaybetmiştir,Banka yönetiminde zaman içinde, belirsiz sahiplikleri temsilen hangi değişiklikler yapılmıştır.Konuyu bilenler, 2002 yılında,zamanın koalisyon iktidarı tarafından yapılan mevzuat değişiklikleri ile bağımsız ve tarafsız bir kurum olarak yapılandırılan BDDK'nın, bankaların denetimi konusunda her türlü imkana sahip olduğunu ve periyodik raporlama zorunluluğu ile, anında müdahale imkanı nın mevcut olduğunu söylüyorlar.. Bu şartlarda, ortaklık yapısının şeffaf olmadığı gerçeğinin, ne zaman ortaya çıkmış olduğu sorusu önem kazanmaktadır..Senelerdir faaliyet gösteren bir bankanın,yönetimi, nasıl olmuş da, başlangıcından bu yana var olan şeffaflığını aniden kaybetmiştir.. Veya , başından bu yana şeffaf olmayan bir sahipliğin, bankayı yönetmesine nasıl göz yumulmuştur.. Derin yapı, paralel yapı yaftalarının dışında bu teknik soruların cevabı el koyma gerekçesinde yeterli açıklıkta ortaya konmamıştır.Bddk kararlarına karşı açılacak idari davalar, Danıştayda, ilk derece mahkemesi olarak ve acele işlerden sayılarak görülüyor.... Bakalım, yargı sisteminde yapılan bunca reformdan!! sonra, yargı, işi acele olanların yolunu açacak mı,,!! "el koyma"dan da önemli olan sorun budur.. İzzet Saygılı |
|||||||||
|