Bu sefer de genç bir kız katledildi, üç erkek (sıfat olarak) küçücük bir kızı canlı canlı parçalamışlar,yakmışlar, poliste, savcılıkta verdikleri ifadeleri böyle.. toplumsal bir infial uyandı, zaten uzun zamandır neredeyse sistematik sayılacak bir düzen içinde, kadınlar kocaları veya sevgilileri tarafından öldürülüyorlar.. dünyaya nizam vermeye çalışıan iktidar, "ne oluyor da kadınlarımzız bu kadar kolay, bu kadar sudan sebebler ile yaşam haklarını kaybediyorlar", endişesi içinde gözükmüyor.. Kadınlarına yeterli değer vermeyen, bir toplum olmanın ötesinde, kadınlarını katleden bir toplumsal cinnetin yaygınlaşması tehlikesi ile karşı karşıyayız..
BM "Kadınlara Karşı Her Biçimiyle Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi"' ne taraf bir ülke olarak (1986 yılından bu yana Türkiye için yürürlükte) bırakın sözleşme ile öngörülen her türlü ayrımcılığın ortadan kaldırılmasını, kadınlarımızın can güvenliğini, ırz güvenliğini bile sağlamış olmaktan uzak bir durumdayız..kanunların tatbikinde, kadınarımız ile ilgili olarak, "cinsiyet ayrımcılığı " uygulanması, örnekleri yaygınlaşıyor.. Genç bir kızımız,televizyon haberlerinde, tecavüze uğradım, hakim, "rıza" var , gerekçesiyle, tecavüz edeni serbest bıraktı ,diye ağlıyordu..
Muhafazakar kısvesi altındaki kadın yazarlar, neredeyse tecavüzü/tacizi meşrulaştıracak ölçütler vaz etme peşinde, sanatçı ünvanı verilmiş bir çok bilmiş, tacize uğrayan kadınlar için,"laik terbiye", "mini etek" gibi kavramlar, kullanarak, o zaman,"bağırmayacaksın" diye destur çekiyor..i
Gencecik yaşında katledilen bir kızın haysiyetine, yaşam hakkına sahip çıkmak yerine, giyiminden, kuşamından, tecavüze/cinayete meşruiyet üretmeye çalışmak, "suç failleri kadar" hastalıklı bir ruh haline işaret ediyor..

Ceyda Demirci