Üniversiteye giriş imtihanı kalkıyor mu? - 25/03/2012 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Yaklaşık Otuz yıldır söylerim bu Üniversite giriş sistemi yanlıştır diye. Hatta bir kitabımda eğitim sorunu adı altında yazmıştım. Bugün (25Mart 2012) gazetelerde Sayın Başbakan'ın YGS kalkacak diye bir sözü var,uçakta Seoul yolunda açıklamış. Detaylarına ulaşamadım ancak yıllar önce yazdığımı bu köşede aktarmak isterim.
Biliyorsunuz bunu eski bir Başbakan sayın Tansu Çiller bir seçim öncesi ortaya atmış ve gerçekleştirememişti. Zaten nasıl olacağını da bildiği şüpheliydi. Bu kere Sayın Erdoğan dershanelerle konuştuğunu belirterek sisteme onları da dönüştürerek katacağını söylüyor. Bravo sayın Başbakana doğru olanı yapacak ümit ediyorum. Bu işteki anlaşılması gereken en önemli nokta şudur; Mesleki alanın dışında çocuklarımızı eleyerek Üniversitelere yığdığımız zaman, kabiliyetleri olmayan alanlarda ve çoğunlukla başarı oranı düşük çocuklar yetiştiriz. Eleme belki olmalıdır, ancak eleme mesleki alanda ve ilk yılın sonunda yıl içinde okutulan mesleğe giriş dersleri ve bazı mesleki özellikleri içeren şekilde olmalıdır. Böylece öğrenciler ilk yılın sonunda seçtikleri dallardaki eğitimleri üzerine bir sınava tabi tutularak, alanlarındaki bir yarışmayla sınıf geçerek eğitimlerine devam ederlerse istedikleri alanda başarılı olarak eğitilme oranları yükselir ve mesleklerinde mutlu olurlar. Ayrıca ben şunu okumak istiyordum,şuna kabiliyetim vardı ancak kazanamadım çünkü beni başka dallarda sınadılar söylemi de ortadan kalkar. Böylece her alanda kabiliyetli, istekli,başarılı meslek sahibi kişilerin oranı yükselir. isteksizce okumak ortadan kalkar mesleğin içinde rekabetçi seçimlerle en iyiler üst sınıflara devam eder. Mutlu öğrenci ve mesleğinde mutlu insanlar yetiştiririz. İlk sınıfların sonunda mesleki alanda okutulan derslerden yapılacak sınav için dershaneler devreye girerek belki katkıda bulunabilirler ve dershaneler (f de dışlanmamış olur. Bir başka deyişle oradaki eğitimciler de heba olmaz. Buradaki önemli nokta isteyenin istediği Üniversiteye kayıt olmasıdır. Şimdi denilebilir ki,''Yahu isteyen istediği yere kaydolursa, yer kapasitesi ve ülkenin hangi mesleklerde yetişmiş adam ihtiyacı olduğu konularında kargaşa çıkar.'' Bu sorunun çözümü bugünkü teknoloji ile çok kolaydır. açarsın çift zamanlı eğitimi,açarsın öğretmenin ders verdiği sınıftan yayın alan sanal sınıfları,yaparsın tv den standart mesleki eğitimleri ve yıl sonunda kontejanları ihtiyaca göre belirlersin ve yaparsın imtihanı olur biter. Böylece kendi alanlarında en iyiler bir üst sınıfa geçer ve başarı oranı yükselir. Öğrenciler de yapmak istedikleri mesleği yapamadıklarından hayıflanamazlar. Çünkü onlara bu şans eşit olarak verilmiştir (Mali durumu iyi olan dershaneye gider , mali durumu el vermeyenler için devlet dershaneleri de olur veya devlet onların dershane ücretlerini karşılar böylece dershane eşitsizliği ortadan kalkar.). Koyarsın 2-3 yıllık başarma süre limiti, başaramayan isterse bir başka mesleki eğitim yoluna girer, kendi geleceği kendi ellerinde olur. Böyle bir sistemde çoğu kişi mutlu olur. Şöyle bir laf vardır halk arasında; ''Tıp Fakültesinden her şey çıkar, kırk yılda bir de Doktor çıkar.'' bu lafta ortadan kalkar tabi bu işin şakası. Umarım Sayın Başbakan ve ekibi bu veya buna benzer bir şeyler düşünmüşlerdir. ERCAN ERDEM |
|||||||||
|