Seçmen, adeta, ince bir tülbentten süzercesine oy verdi ve demokrasimize yeni bir ayar yaptı, her seçimin kazananları ve kaybedenler olur, Cumhurbaşkanı'nın, iktidar partisi ile birlikte ve re'sen (fiilen), Anayasal düzeni hiçe sayarak, taraf olması, seçim tarihimizde , benzeri olmayan bir örnek olarak yerini aldı.
Cumhurbaşkanı, parlamenter rejimi askıya aldığını ima etti ve tek başına fiili bir "Başkanlık" ihdas ederek, siyaset meydanlarında muhalefet ile çatıştı..
Seçim sonuçları, iktidar partisi'nden çok, Cumhurbaşkanı'nın kaybettiğini gösteriyor.. Halk oyu ile seçilmesinin üzerinden bir yıl bile geçmeden,- oransal ve oy sayısı itibarıyla- " Anayasal çoğunluğunu kaybetme"sorunu ile karşı karşıya kaldı..
Seçim sonuçları bakımından, parlamenter sistem, hukuk dışı olarak konulmaya çalışıldığı "bekleme odası"ndan, toplumsal barış ve ülkenin geleceğini hazırlamak adına, "demokrasi salonu"na alındı....
Anayasal düzen ile ilgili olarak ,her " ihlal"in, hukuk düzeninde bir karşılığı vardır ve kimse hukuk'tan ari değildir ve olmamalıdır.
Siyasal gücü hukuk dışı icraatlara gerekçe yapmak, güç kaybı başladığı zaman, öncelikle siyasal etik sorunlarını gündeme getirir.
Millet iradesi, 7 Haziran'da, partilere olduğu kadar, Cumhurbaşkanına da, ihmal edilemez bir mesaj vermiş görünüyor,
Demokrasimiz'in emeklemeye başladığı 1950 seçim sonuçlarına, bıyık modeli üzerinden despotik yakıştırmalar yapan, rahmetli İsmet İnönü, Çankaya Köşkü'nü yürüyerek terketmiş ve sivil ikametgahına dönmüştü.
Bugün'ün "demokratları"'nın, 65 yıl öncesinin "despot'"undan alacağı dersler var mıdır, yok mudur, takdir, demokrasimizindir..!!!

adaletli yargıç