Cumhurbaşkanı Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda komutanlara itibar etmiş, sivil zevattan ziyade onları öne çıkarmış, Cumhurbaşkanı'nın eski muvafığı şimdiki muarızı bazı erbab-ı kalemde hafif bir endişe başgöstermiş...

Düne kadar hasım cephede tutulan asker şimdilerde "Nasıl iktidar ile aynı podyumda Cumhuriyete alkış tutuyor?" diye bir garipseme hali var...

2008'den bu yana asker mevcut rejim içinde her türlü zillete maruz bırakıldı. Kaypak, hain düzeneklerle adliye koridorlarında, mapus damlarında örselendi, horlandı, onlar içerde, aileleri dışarda zulme uğradılar...

Bütün bunlar bir dönem gerçeği olarak tarihe geçti, geç de olsa tuzak farkedildi ve ilişkiler olması gereken mecraya doğru ilerliyor.

Komplocular da takip altında, kendi silahlı kuvvetlerine, küffar üzerine gider gibi adeta, cihat yapmaya kalkanların ödeyeceği bir bedel olmalı. Çağımız, demokratik değerlerin, insan haklarının giderek ikincil duruma düştüğü bir bunalım çağı halinde. Her türlü uluslararası haramiliğe uydurulacak bir kılıf bulunuyor...

Bahar havası tadında demokrasi getiriyoruz aldatmacası altında, mücavir alanlarımızda milyonlar yerlerinden yurtlarından oldu. Tecavüze uğrayan müslüman kadın sayısı, insanlık tarihine sığmayacak boyutta bir utanç yaftasını, tanıklık eden hepimizin boynuna astı...

Kendi denizlerimizde boğulmuş küçük bedenleri, bir hazan yaprağı gibi sürüklenen çocukların vebali herkesin...

Sahte bahar bahaneleri ile dünyalarını kararttıkları masumlar, kendi ülkelerine sığınmasınlar diye, toplama kampları kurmamız için rüşvet teklif eden medeni'lere karşı, insan haklarından, insancıl hukuktan bahsetmek, aç bir sırtlana perhiz tavsiye etmek kadar gerçekçidir...

Dünyanın ve özellikle bölgenin gerçeği ortadadır; güçlü bir ordu ile, kurumları zaafa uğramamış adil bir devlet; ancak birliğini beraberliğini koruyabilir...

Cumhuriyet'i aynı podyumda alkışlamak, gecikmiş olamakla beraber, olması gerekendir...

Ceyda Denizci