Kamuran İnan vefat etti; doğum yeri Bitlis ilinin Gayda köyünde toprağa verildi. Diplomat ve siyasetçi olarak bütün ömrünü Türkiye'ye hizmet ederek geçirdi... Ailesi haksız sürgünlere muhatap oldu fakat küsmedi; "Bitlis'te kalsaydım bu kadar yüksek seviyede eğitim imkanı bulamazdım" (Kamuran İnan, Ankara Hukuk Fakültesi mezunu ve Cenevre Hukuk Fakültesi'nde doktara yaptı.) sözleriyle, adeta acıyı bal eyledi...

Devletin gadrine uğramış bir aileye mensup olmasına rağmen, kürtçü siyasetle arasına mesafe koydu, "hem bu toprakların nimetlerinden yararlanacaksınız hem de kürtçülük yapacakaksınız, yok öyle yağma" sözleri ile radikal T.C yurttaşı konumunu seçti ve bu tutumunu cesaretle sürdürdü.

Hiç bir devletin tarihinin temiz olmadığını, devletin geçmişteki yanlış icraatlarını bugünün değer yargıları ile mahkum etmenin rasyonel bir tutum sayılamıyacağını ileri sürdü.
Fransa'nın verdiği en yüksek dereceli sivil nişan olan Legion d'honneur'u, Fransa'nın, Ermeni Soykırım yasasını kabul etmesi nedeniyle iade etti.

Parlamentodaki son döneminde, Van milletvekili olarak görev yaptı. Memleketi olan Bitlis yerine neden Van milletvekili olduğu sorularına verdiği cevap; kendine has bilge kişiliğinin zarif yansımalarından biri olarak dönemin TBMM kulislerinden kalan hatıraları arasında: "Hayatımda iki paşa tarafından sürgüne yollandım. Birincisi İsmet paşa Bursaya sürgün etti. ikincisi de Mesut paşa (Mesut Yılmaz'ı kasdederek) Van'a sürgün etti."

Genel kurula gelirken, geçtiği bütün koridorlarda yanan fuzuli lambaları, israf oluyor diye tek tek söndüren, Türkiye'nin "seçkin sürgünü" sayın Kamuran İnan'ı saygıyla anıyoruz...

Korkut Akıncı