Genelkurmay Başkanlığı ve yargı kararları - 01/03/2016 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Askeri casusluk davası başlıklı kumpas operasyonundan, yargı kararı ile aklanan Prof.Dr. Tayfun Uzbay, "kedi gibi bir kenara konmak hoş bir şey değil" sözleri ile 28 yıl görev yaptığı kurumuna (TSK) sitem etmiş.
Televizyon programında, kumpas sürecinde yaşadıkları ve kendisi ile ilgili suçlamanın dayanaksızlığı konusunda anlattıkları üzerine herkesin düşünmesi gerekir. "Bana dokunmayan yılan" vurdum duymazlığının, yarın kime kimlere hangi faturalar çıkarabileceğini tahmin etmek zor. Her an risk altında bir "güvenlik hakkı"nın koruyuculuğundan bahsetmek kolay değil. TSK'yı merkeze alan bütün yargılamalar bir bir iflas ediyor, adalet tecelli ediyor olsa da yaşanan mağduriyetlerin telafisi, bir sorun olarak ortada. Genelkurmay'ın son karar üzerine yaptığı "memnun olduk" açıklaması hem yeterli değil hem sadre şifa değil. Mesleki kariyerlerini kaybetmiş insanlar, hak kayıpları nasıl telafi edecek? Genelkurmay'ın çözmesi gereken mesele bu. Hile ile çalınmış zamanlar geri gelmeyecek ama itibarların azami seviyede iadesi mümkünm ve gerekli. Mahkeme kararları bağlayıcı olup, uygulanması zorunlu yaptırım gücünü ihtiva ediyor. Yargı kararlarının etkinliğini sağlamak sorumluluğu ortada, hiç bir nedenle bundan kaçınılamaz. Yargı kararlarının işaret ettiği adalet kavramıını yaşama geçirmek zorunluluğu var. Bu davalar neticesi, komplo suçlamalarının temelsiz olmasının açığa çıkmasının da ötesinde, Adaletin nihai tesisi, ancak, hak kayıplarından doğan zaraların telafisi ile mümkün. Dava süreçlerinde, yargıya saygı gerekçesi ile tepkisiz kalıp, yargılananların hak kayıplarına neden olacak tasarrufları ivedilikle işleme koyanların, yargı kararlarından sonra, adaletie olan inancı zayıflatacak bir ihmal içinde olmamaları gerekiyor. Yargıtay'ın kanun mesabesindeki kurul kararına göre de, Mahkeme Kararları'nın gereği, kuru beyanlarla, şekli uygulamaların arkasına sığınılarak, savsaklanamaz, geciktirilemez. Cemil Kalander |
|||||||||
|