Brüksel'deki son saldırılar, terörün artık uluslararası bir sorun olduğunu ortaya koydu. Bütün ülkeler, terör ile yaşamak ve teröre karşı topyekün mücadele etmek zorundalar.

Paris, Brüksel gibi huzurun, refahın, odağı olan merkezler de artık terörden muaf değiller.

Brüksel, AB gibi bir medeniyet iddasının merkezi olmasına rağmen, göz yumduğu aşırılıkların, önüne koyduğu maliyeti, karşılamakta zorlanacak.

Yıllardır,kurtarılmış bölgelere izin vermenin bedeli olacağını öngörmemekle, bir sürü masum insanın canını kaybetmesine, yaralanmasına neden oldu.

AB merkezi, artık güvenli bir şehir değil, İstanbul, Ankara, Diyarbakır, Şam, Bağdat ne kadar güvenli ise, o kadar güvenli...

Terör merkezlerine, kültür merkezi muamelesi yapmak, yüzme havuzunda timsah beslemeye benzer, kimi ne zaman neresinden kapacağı bilinmez.

Yavaş yavaş öğrenecekler; Türkiye'de de terör ile siyaset arasındaki, ihmal edilemez farklılık görmezden gelindi. Romantik hülyalara dalındı. Bedeli bugün, göğüs göğüse, şehir savaşları olarak ödeniyor. Sınır ötesindeki çatışmaların tarafı olmanın,- canlı bombalar olarak-, hazin sonuçları ortada...

Terör, masumları ve sonuçta insanlığı vurur ama en önce de demokrasiyi vurur. Güvenlik ihtiyacı, bütün hak ve özgürlüklerin önüne geçer. Uygar dünyanın demokrasi mabedlerinin yeni gerçeği; terörün kıskacında bir yeni "demokrasi" hayali olacak...

Fahriye Günışığı