Ceza kanununda suça iştirak diye bir bölüm var..var.. suça azmettirme, suç fiiline yardım etme, başlıklarında düzenlenmiş durumda..
Yardım etme'nin de belirlenmiş unsurları var, fiilin işlenmesinde kullanılan araçları sağlamak da iştirak etme eylemine dahil kabul ediliyor ve yardım edene, işlenenen suça tertip edilmiş cezasnın belli bir oranında cezai müeyyide uygulanıyor..
Terörle mücadele kanununda terör eyleminin geniş bir tanımı var, " devleti ele geçirmek amacıyla gerçekleştirilen her türlü suç teşkil eden eylemler, terör suçları arasında sayılmış,. Ceza Kanunun bu eylemlerle bağlantılı maddeleri de terör suçu olarak kabul ediliyor..
Ceza Kanunun millete ve devlete karşı suçlar kısmında,; " .. görevin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle kamunun zararına sebep olmak...", görevi kötüye kullanma suçu olarak kabul ediliyor..
Şimdi terör örgütü olarak yakın takibe alınan derin yapı, özellkle 2002 yılından sonra devlet kadrolarında, "en ziyade müsaadeye mazhar" cemaat muamelesi gördü, obezleşti, şımardı, içerden ele geçirdiği devleti, fiilen silah zoruyla zapt-ı rapt altına almak üzere darbeye kalkıştı..
15 Temmuzdan bu yana, bu insanlık düşmanlarına karşı adli takipler yapılıyor, kenarından köşesinden, aynı kadraja girmiş olanlar da, bulundukları yerden cevval kalem, kararnameler ile , atılıyorlar..
Bu süreçte, kamu görevi yapan siyaset erbabının "sorumluluğu ve davaları , Pir Sultan Abdal'ın dediği gibi, divana mı kalıyor" , sorusu da cevap bekliyor...





Saadet Hünerli