Guilty ama Masum. - 04/01/2018 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
“Guilty” , “gilti” diye okunuyor ve tercümesi suçlu demek. Amerikan filmlerini izleyenler bilirler, jürinin açıklama anında jüri başkanı, yöneltilen suçlamalar hakkında suçlu için “guilty” der ve cezayı hakime bırakır.
Konumuz olan Hakan Atilla yargılanmasında, davanın başlangıcından beri bizdeki deve dişi gibi hukukçular tv lerde ahkâm kesiyorlardı. Kararın açıklanması akabinde hemen tekrar yorumlarına başladılar. Bu yorumların çoğu kararın hukuksuzluğu, davada aslında halk bank’ın yargılanmadığı, kararın uluslararası hukuka aykırı olduğu, savcının fetö bağlantısı, hakimin fetö bağlantısı, vesaire, vesaire, çerçevesindeydi. Bazı hukukçular bu davanın savunmasının kendilerine verilmemiş olmasının yarattığı bir ruh hali içindeydi. Bunlar işin hikaye bölümü, aslında. Davadaki tek mevcut sanık, maalesef galiba suça en uzak olan, masum kişi, Hakan Atilla idi, ceza alacak mı? Öyle görünüyor ki bu işin bir cezası olacak. Anladığımız kadarıyla bu ceza 11 Nisan da açıklanacak. Kişisel kanaatim, bu ceza Hakan Atilla için verilebilecek en düşük ceza olacak. Umarım en kısa zamanda atlatır ve ailesi de üzüntüden kurtulur. Aslında bu davada hedef ne Hakan Atilla ne de Zarrab. Bu davada hedef “1 Numara” Kim bu 1 numara?, Nereden bu kanıya vardın diye sorarsanız, çok açık; Hakan Atilla 6 suçtan sadece bir tanesinden suçsuz bulunmuş, bu da; kara para aklama isnadı. Ancak diğer 5 suçtan suçlu, bu suçların 4 tanesi örgütsel faaliyet kapsamında ve bu isnatlardan suçlu bulunmuş. Örgüt işin içine girdi mi, birden fazla kişi ve kurum veya kuruluş bu işe dahil demek. 1 numaranın olduğu yerde 2 numara da vardır, 3 numarada vardır. Davada “1 Numara “ nın tarifi var ancak bu tarif kime veya kimlere uyuyor bilemiyorum. Davada bazı eski bakanların ve banka görevlilerinin de adı geçiyor. Demek ki bu dava ile önce ilgili Banka, Ülke, kurumlar ve kuruluşlar ile bazı kişilere çeşitli ceza ve davalar gündeme gelebilir. Aslına bakarsanız eğer, kanaatime göre bu dava aslında bir basamak taşıydı. Bu basamak taşında da kurban, Hakan Atilla görünüyor. Hakan Atilla kendine güvendiğinden veya dik durmak adına olsa gerek bir anlaşmaya girmedi ve belki de itirafçı olmak istemedi veya itirafçılığı istenmedi de çünkü dava sanıksız kalabilirdi. Ancak, kurban galiba biraz yalnız bırakıldı. Bazı hukukçuların iddiasına göre, hükmün açıklanması sonrasında/sırasında bile itirafçı olunabiliyormuş. Ağır bir ceza ile karşı karşıya kalan bir kişi güya bahsedilen örgüt üyelerini açığa düşürür mü? hep beraber nisan ayında göreceğiz. Bu iş İran, Türkiye ve ABD Üçgeninde dönüyor, tabiri caizse “Şeytan Üçgeninde”. Aslında bu yargılamanın BOP’un (Büyük Ortadoğu Projesi) bir parçası diye de değerlendirilebilir. Yıllardır İran üzerindeki baskı ortada, İran’a gidenler bu petrol zengini ülkenin ambargolar karşısında nasıl dayandığını görmüştür. Peki hiç düşündük mü? Bizim gibi petrol açısından dışarıya bağlı bir ülke böyle bir ambargoyla karşı karşıya kalırsa durumla nasıl baş eder? dayanabilir mi? Düşünmek bile istemeyiz. Böyle bir durumda AB ülkelerinin hangileri yanımızda olur? Bunu da kestirmek zor. Merkez bankamızın %9 olacak dediği 2017 enflasyon oranının yaklaşık %12 çıktığı irdelenirse halimiz nice olur 2018 de. Gaz vermeler, mağdur olmalar falan hepsi bir yere kadar. İran bile kendini kurtarır, sonra biz kendimizle baş başa kalırız . Baş başa kalınca da en iyi yaptığımızı yapar birbirimize düşeriz. Bunun için itidal ve diplomasi ile uzlaşma tek ve en doğru yoldur. “ Yurtta Sulh, cihan da sulh." demiş, Mustafa Kemal Atatürk. Hazır Atatürkçü olmuşken gereğini de yapıversek ......... ERCAN ERDEM |
|||||||||
|