Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı , Genelkurmay Çatı Davası kapsamında müşteki sıfatıyla ifade vermişler.
Silahlı kuvvetlerin tepesindeki iki ismin, emri altındaki isyancıların fiillerinden dolay şahsen müşteki olmaları, Askeri Ceza Kanunu ve Ceza Hukuku prensipleri gereği mümkün değildir.
Askeri mevzuat ve teamüller gereği, "Üst ,astın yaptığı veya yapmadığı her şeyden sorumludur.."
Hukukun genel prensipleri uyarınca, kimse, kendi görev tanımındaki ihmali davranışlarının sonucundan, kendi için mağduriyet yaratamaz.
15 Temmuza giden süreçte, kulaklarının üzerine yatanların ve aynı gün aldıkları istihbarata, "kıraathane dedikodusu" muamelesi yapanların, suçluları tespit için yapılan yargılamalarında, yaptıkları veya yapacakları tanıklıklar,"ikrar ve delillere dayalı ifşa hariç" hükme müessir olamaz.
Yargıtay içtihatlarına göre; icrai davranış ile eşdeğer sonuçlar doğuran ihmali davranış, görevi ihmal suçunu oluşturur.
Suçun mağduru, devlet nizamı ve 15 Temmuzda, canlarını kaybeden, yaralananan yurttaşlardır.
15 Temmuz kalkışmasında en yetkili askeri pozisyonlarda bulunan, Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanını, sanık ve avukatların bulunmadığı özel celsede, tanık sıfatıyla dinlemek, adil yargılamanın açık bir ihlalidir.






Mualla Pekşen