Anayasa mı yoksa Babayasa mı? - 16/04/2018 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Yeni Anayasa oylamasının sene-i devriyesinde, Anayasa değişiklikleri ve Referandum oylama sürecinde var olduğu iddia edilen kanunsuzluklar tekrar gündeme geldi.
Bahçeli'nin istihaleden uyanıp, bir sabah, ansızın patlattığı işaret fişeği ile başlatılan değişiklik çalışmaları sonucu, ortaya çıkan metnin demokratik dünyada bir benzeri yok. Klasik demokrasilerde, anayasal bir erk olan yürütme, sadece bir kişinin iki dudağının arasına bırakılıyor. Külliyede mukim vaziyette istihdam edilen erbab-ı hukuk, bu tuhaflığı, "tek kişilik bir yürütme" olarak tanımlayarak literatüre geçtiler. Kararname düzeninde icra edilen yürütme faaliyeti,- iktidarın eski muhiblerince yapılan darbe teşebbüsü bahanesi ile-, olağanüstü rejimin "olağan halde" kullanılması olarak uygulanıyor. Üç ay için gündeme alınan olağanüstü rejim, çarşamba günü yedinci defa uzatılacak, yönetim etiği bakımından, her türlü fırsatı kendine yontan iktidarın tutumunda hayret edilecek bir yön bulunmuyor,.. En az bu anayasa kadar endişe verici olan ,Ana muhalefetin bu anti-anayasal duruma parlamento katılımı ile zahiri "meşruiyet "kazandırması. Her türlü hukuksuzluğun içine tıkıldığı kararname düzenini protesto etrmek için, oturma eylemi düzenlemeleri de, " tek kişilik yürütme" ile eş tuhaflıkta.... İktidar ve destekçileri bakımından , Anayasa değişikliğinin, demokratik ölçütlere uygun olup olmamasının bir değeri yok.. Cumhurbaşkanı'nı , "sen bizim babamızsın, sen ne dersen o olur" tezahuratları ile destekliyorlar.... Dolayısı ile bugün bir yaş alan bu metni, Anayasa'dan ziyade, baba "reis" yasa olarak tamımlamak gerçeklere daha uygun düşüyor. Nalan Hayıroğlu |
|||||||||
|