Türkiye, siyasal katılım bakımından, dünya ortalamasının üstünde bir "seçmen sorumluluğu"na sahip.
Özellikle ana muhalefet bakımından sorun, siyasal katılımın siyasi temsile dönüşememesi.
Siyasi temsilden beklenen, retorik anlamda bir siyaset dilinden ziyade, katılımın talepleri doğrultusunda siyaset üretmek ve siyasi tavır alabilme becerisi..
Uzun yıllardır, sistemde ana muhalefet rolü ve sorumluluğu , Chp'nin üzerinde..
Chp , aynı zamanda , Cumhuriyetin kuruluş aşamalarında başından itibaren bulunmuş bir hareketin devamı..
Anadolu ve Rumeli Müdafaa-ı Hukuk Cemiyetlerinin , ilk anti emperyalist istiklal savaşı sürecinden sonra partileşmesine tekabül ediyor..
Uzun yıllar tek parti olarak devlet yönetme geleneğine de sahip.
24 Haziran seçimlerinde de beklenen temsil kabiliyetine ulaşamadı.. Seçim hileleri , diğer partilerin zaafları , iktidar bloğunun devlet imkanlarını istismar etmesi v.d mazeretlerin, artık bir geçerliliği kalmadı, Referandum oylamasında, atı alan Üsküdarı geçmişti, 24 Haziranda , Beştepe Külliyesinde hazırlanan Başkanlık Divanına ulaştı.
Ana muhalefetin, kaybedilen seçim sonrası ilk toplantısının gündem maddelerinin başına disiplin meselesinin alınması, iyice açılan yaranın üzerine tuz basmak gibi..
İktidar parlamento dışında, cemaatlerden , tarkatlerden destek alıyor, meslek kuruluşlarının çoğunu, kendisini destekleyen sivil toplum örgütleri gbi kullanıyor.. muhtarlar Külliyenin mahalle temsilcileri görevi yapıyor..
Ana muhefetin ,sivil toplumla organik ilişkisi yok denecek seviyede.. geçici gönüllü organizasyonların, devasa devlet gücü karşısında hiç bir şansları olamadığı ortaya çıktı..
Adil seçim platformu, AA yayınlarını tercüme edecek kadar bile bir etkinlik gösteremedi. Oy ve ötesi, can güvenliği tehlikesi içinde, tamamen kendi imkanları ile mücadele etti.
Chp, ( diğer muhalefet , değerlendirme dışı..)seçim akşamı , seçim/er meydanını ve oydaşlarını yakışıksız bir biçimde terketti.
Muhalefet hakkını kullanan siyasal katılımcıların, artık güvenebilecekleri bir siyasi temsil gücü bulunmuyor..
Fedakar seçmenlerce büyütülmeye çalışılan parti, kurultaylarla eritilecek gibi.
Muhalif seçmen, parti güvenliğini ve partiye güvenini sorgulama aşamasında.
Cumhur ittifakı nasıl kendi anlayışına göre bir " beka sorunu"'nu öne çıkarıyorsa, muhalif tarafın da bir "beka" kaygısı var.
Sivil toplumun, "çoban ateşleri" yakarak, demokrasi mücadelesini sürdürmek zorunluluğu bulunuyor.....



Sait Kalander