Deprem ve Avmler - 29/09/2019 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
Değerli Okurlar,
Geçtiğimiz hafta, 26 Eylül 2019 perşembe günü, deprem ile yine yüzleştik. 17 Ağustos 1999 depreminden 20 yıl sonra İstanbul 'da ciddi boyutta (5.8) deprem oldu. 100 den fazla da, artçıları oldu. Halk sokaklara fırladı. İşyerlerinde faaliyetler durdu. Okullar panikle, karıştı. Öğrenciler, binalardan dışarı çıkarıldı. Trafik sıkıştı. Vatandaş doğal olarak korktu ve güvenli boş, büyük alanlar aradı, ama yoktu, bulamadı. Birden 20 Yıl sonra, herkesin aklına deprem toplanma alanları geldi. Çünkü unutmuştuk, unutturmuşlardı. Bu mesele ile ilgili olanlar, elbetteki biliyorlardı. Fakat sade vatandaş, deprem sonrasında başlayan tartışmalar ve Tv programlarından sonra hatırladı. Deprem toplanma alanlarını. İstanbul 'da 470 adet deprem toplanma alanı ayrılmıştı. Fakat 400' ünün AVM ve rezidans olduğu, imara açıldığı ortaya çıktı. Zaten AVM ve rezidanslar, genelde aynı proje ile yapılıyor. Farklı projelerde var, tabii ki ama genelde, birbirine yakın veya aynı lokasyonda inşaa ediliyor. Şimdi; Ben bu yazımda, deprem ile beraber AVM konusunu ele almak istedim. Çünkü uzun zamandır, bu şehir içlerindeki AVM meselesi üzerinde çalışıyorum. Kendimce mücadele veriyorum. Anlatmaya çalışıyorum. Dünyadaki örneklerini rakamlarla açıkladım. Her ortamda açıklıyorum. İstanbul 'da şu anda, 114 AVM var. 2020 yılında, inşaat halinde olanlar, tamamlandığında, bu sayı 136 olacak. Bu İşin deprem toplanma alanlarını yok etme boyutu var. Bir de orta ölçekli ve küçük esnafı , yok etme boyutu var. Yani aslında bu işin iki ucu da deprem. Alış-veriş Merkezleri işletmecileri uğraştılar, bastırdılar ve uluslararası ( Avrupa Birliği ) normlarında bir AVM perakende yasasının çıkmasını TBMM' de engellediler. Bu hem lokasyon ile ilgilidir. Hem de, çalışma gün ve saatlerinin düzenlenmesi ile ilgilidir. AVM lerin içerisindeki firmaların, gıda, gıda dışı, süper hipermarketlerin, yerli ve yabancılara ait olmasının yüzdelik dilimi ve satılan ürünlerin veya gıdaların, yiyeceklerin yerli üretim olması, ithal olması boyutu da ayrı bir büyük sorundur. Çünkü işin sonu yerli üretici ve tedarikçiye, yerli perakendeciye zarar vermektedir. Değerli okurlar, tüm Türkiye'de 80 milyar dolarlık bir perakende piyasasından ki bu perakende kanalı malları AVM ler üzerinden geçirmeye yönelik, global bir örtülü projeden bahsediyoruz . E-ticaret, Dünya'da bu kanalda ciddi bir pay almaya başladı. Fakat ülkemizde daha o boyutta değil. Maalesef medyamız AVM' lerde dolaşmayı, gezmeyi seven vatandaşlarımız aracılığıyla bizleri uyutuyor. Üzülerek söylüyorum; Siyasi Partilerimiz, siyasetçilerimiz, Vekillerimiz bu meselenin üzerine gerektiği kadar gitmediler. Evet bir kaç yazılı önerge ile ufak, cılız itirazlar oldu. Fakat, bunlar gerekli sesi getiremedi. AVM lerin, rezidansların deprem toplanma alanlarına yapılmasına, İstanbul 'da muhalefet Belediye meclis üyeleri (CHP) , bazı Sivil toplum kuruluşları (mimarlar odası) gibi itiraz ettiler, İdari davalar açtılar. fakat sonuç alınamadı. Bu son yaşadığımız İstanbul depremi ve ardından gündeme gelen deprem toplanma alanları meselesi ve AVM ilişkisi, belki bir milat olur. Bundan sonra plansız, programsız, çağdaş imar anlayışına ve şehir planlama tekniklerine uygun olmayan, toplanma alanları ve yeşil alanların imar fonksiyonlarında değişikliğe gidilerek AVM ve rezidanslar yapılmayacağını ümit ediyorum .Bir dostumun dediği gibi ; Belki de, Esnafımızın bunca yıllık çektiği çilenin ahı tuttu AVM lere.... Saygılarımla Emre Gülener. Emre Gülener |
|||||||||
|