Nerede bu yoğurdun bolluğu? - 12/03/2020 |
|||||||||
Tweetle |
|||||||||
İktidarın döl yatağında uzun zamanlar her türlü ahkamı kesenler ile onlara el verenlerin kurduğu İkinci parti de siyaset dünyasına soluk bir kış güneşi gibi doğdu..
Demokratik bir zaruretten bahsetmek mümkün değil, yıllardır tek parti ve son zamanlarda da ittifak baskısına direnen, demokrasinin son kaleleri muhalefet partileri, mahalli seçimlerde iktidar kalesinin burçlarına demokrasi bayrağını dikerek önemli bir eşiği atladılar.. Mahalli seçimler sonrası, siyaset arenasında hiç bir şey eskisi gibi değil, İktidar yorgunu ittifak iç politikada ve uluslararası arenada tel, tel dökülüyor .. Çoğulculuk, siyaset alanının genişlemesi, toplumsallaşması "hayal başlıkları" altında bu partilere hoş geldin temennahları çakanların gözden kaçırdığı en önemli husus, özellikle İstanbul seçimlerinin, yakın siyasi tarihimizin en gösterişli "toplumcu siyasetini" ortaya koyduğu gerçeği.. İktidarın " matruşka" bebeklerinin, demokratik siyasete katkısı marjinal seviyede bile olamaz, renk katarlar mı orası da şüpheli, iktidar kokusu o kadar çok üstlerine sinmiş durumda ki,- adliye koridorlarından caza evi avlularına- göğüs göğüse verilen demokrasi mücadelesinin saflığına gölge düşürebilirler.. Herkesin siyaset yapma hakkı var, ama; hoyrat, kibirli iktidar süreçleri sonunda hidayete erip demokratik siyasete doğru dümen kırmak, küçük yelkenlilerde tornistan yapmaya benzemez, koskoca Türkiye gemisinin kaptan köprüsünde , uzun yıllar, - hayal rüzgarlarına göre çizilen yıpratıcı rotalardan- iştirak halinde sorumlu olanlara, yeni bir demokrasi kredisi açmanın hakkaniyetle de ilgisi bulunmuyor.. Bu kadar iktidar saltanatı sonunda , Türkiye beka derdine düşmüşse, çorbaya kaşık sallayanlar ile , aynı süreçte, demokrasi çöllerinde tuz yalayanların aynı kefeye konulması önce demokrasi idealine saygısızlıktır.... Necmettin Başıbüyük |
|||||||||
|